Over 10 years we help companies reach their financial and branding goals. Engitech is a values-driven technology agency dedicated.

Gallery

Contacts

411 University St, Seattle, USA

engitech@oceanthemes.net

+1 -800-456-478-23

2G Nedir?

2G ikinci nesil kablosuz telefon teknolojisidir. Aynı 1G gibi, hücresel bir ağ sistemi kullanır. 2G hücresel ağlar, 1991’de Radiolinja (şimdi Elisa Oyj’nin bir parçası) tarafından Finlandiya’da GSM standardında piyasaya sürüldü.

+
Tahmini Kullanan Sayısı
Kullanım Yılı
// 2G Hakkında

2G ikinci nesil kablosuz telefon teknolojisidir. Aynı 1G gibi, hücresel bir ağ sistemi kullanır. 2G hücresel ağlar, 1991’de Radiolinja (şimdi Elisa Oyj’nin bir parçası) tarafından Finlandiya’da GSM standardında piyasaya sürüldü. Bu hizmet Türkiye’de Turkcell, Vodafone ve Türk Telekom tarafından sağlanır. Daha sonra 2.5G (GPRS) ve 2.75G (EDGE) türleri geliştirildi.

2G’nin 1G’ye göre getirmiş olduğu en büyük yenilik, analog veri yerine sayısal veri kullanılmaya başlanmış olmasıdır. Bu geçişte ISDN‘e benzer bir yapı kullanılmıştır:

Tüm cihazlar, bağlantı ve durum verilerini aynı kanal üzerinden yollarlar.
Bağlantı kurulunca, veri (veya ses) akışı bir kanal üzerinden yapılır. Her kullanıcı veri alıp verdiği sürece kanalı elinde tutar, paylaşmaz.

1.GPRS;

GPRS (İng: General Packet Radio Service), mevcut 2G cep telefonu şebekesi üzerinden paket anahtarlamalı olarak veri iletimi sağlayan teknoloji. Genellikle cep telefonları ve internet arasında, küçük veri paketlerinin alışverişi amacıyla kullanılır.

Üçüncü nesil UMTS (3G) mobil iletişimden önce CSD GSM’e göre hızlı bağlantı imkânı tanıdığı için mobil teknolojilerde 2.5G ve 2.75G isimli ara nesiller oluşturmuştur. Pratikte saniyede 30-50 Kbit’e kadar veri akışı sağlayabilir.

Türkiye’de, GPRS’e ek olarak bu standardın daha da hızlandırıldığı EDGE teknolojisi kullanılabilir.

1.1. Veri;

  • Veri (İng. ve  datum; ç. data), ham (işlenmemiş) gerçek enformasyon parçacığına verilen addır. Veriler ölçüm, sayım, deney, gözlem ya da araştırma yolu ile elde edilmektedir. Ölçüm ya da sayım yolu ile toplanan ve sayısal bir değer bildiren veriler nicel veriler, sayısal bir değer bildirmeyen veriler de nitel veriler olarak adlandırılmaktadır. Her sembolik gösterim gibi, veri de belirli bir nesne, birey ya da olguya ilişkin bir soyutlamadır. Ancak enformasyon ve bilginin soyutluk düzeyleri ile karşılaştırıldığında, verilerin soyutluk düzeyi daha düşüktür. Bir verinin tek başına bir anlamı ve işlevi bulunmamaktadır. Veriler toplandıktan sonra gruplanarak, sıralanarak ve özetlenerek, elle ya da bilgisayarla işlenip enformasyona dönüştürüldüklerinde anlam kazanmakta; ait oldukları bağlamı açıklama gücüne kavuşmaktadır. Problem çözme ya da karar verme gibi bir amaca hizmet edebilecek duruma gelmektedir.

1.1.1 İstatistikte veri kavramı

  • İstatistikte yorumlanmak ve sunulmak amacı ile toplanmış, çözümlenmiş ve özetlenmiş gerçeklere veriler denmektedir. Sayısal (nümerik) veriler nicel, nitel veriler ise kategorik olarak tanımlanmaktadır. Nicel veriler ayrıca kendi aralarında ayrışık ve sürekli olarak iki gruba ayrılmaktadır. Ayrışık veriler sayım yolu ile toplanmakta ve çoğu kez sayma sayıları cinsinden ifade edilmektedir. Sürekli veriler ise ölçüm yolu ile toplanmakta ve gerçek (reel) sayılar cinsinden ifade edilmektedir. Nitel veriler de nominal ve ordinal olarak iki gruba ayrılmaktadır. Nominal veriler yazı ile ifade edilmekte ve anlamlı herhangi bir sıralamaya tabi olmamaktadır. Ordinal veriler ise yazı ile ifade edilmekle birlikte anlamlı bir sırlamaya konabilen verilerdir. İstatistikte, doğum Yılı örneğinde olduğu gibi, doğrudan elde edilen veriler basit veriler; yaş = içinde bulunulan yıl − doğum yılı örneğinde görüldüğü üzere, basit verilerin işlenmesi yolu ile elde edilen veriler de türetilmiş veriler olarak bilinmektedir. Sayılar cinsinden ifade edilmektedir.

1.1.2 Bilgisayar bilimleri açısından veri kavramı

  • Bilgisayar bilimleriaçısından veri, hesaplama ya da manipülasyon amacı ile kullanılan bir gerçeği belirtmektedir.Veriler ya makine düzeyinde ikili (İng. binary) gösterimle ifade edilmekte ya da karakterler (harfler veya rakamlar) biçiminde kodlanmaktadır. Her verinin bir türü bulunmakta, bu türlere veri yapısı Veri yapıları basit ya da karmaşık olabilmektedir. Belirli bir bağlamda elde edilmiş çok sayıda ve farklı türden veri bir veri tabanında toplanmakta; veri tabanları oluşturmak ve yönetmek için veri tabanı yönetim sistemleri denen yazılımlardan yararlanılmaktadır.

1.1.3 Telekomünikasyonda veri kavramı

  • Telekomünikasyon uygulamaları için veri, anlam ve bağlamdan bağımsız, bütünlüğü ve yapısı bozulmamış ve ekonomik olarak bir noktadan diğerine iletilmesi istenen metinler, sesler, görseller ve videoları ifade eder.

1.1.4 İşletme yönetimi açısından veri kavramı

  • İşletme yönetimindeveriler fiziksel ve parasal hareketlerin kaydedilmesi, izlenmesi ve yönetim kararlarının verilmesi için kullanılmaktadır. Denetim ve karar verme süreçlerinin etkinliği bakımından, işletmecilikte veri kalitesi önemli bir yer tutmaktadır. Veri kalitesi, en genel anlamda, kaydedilen verilerin güvenilir ve kullanılabilir olması demektir. Kaliteli veriler ait oldukları kişi, nesne ve olguları geçerli bir biçimde betimlemektedir. Bu bakımdan veri kalitesi, verilerin temel oluşturduğu kararlarla ve karar vericilerle ilişkili bulunmaktadır. Verilerin geçerlilik derecesi bir ölçüde kullanım amacına bağlı olduğundan, veri kalitesi değerlendirmeleri için kullanılan ölçütler nesnel olabildiği gibi öznel de olabilmektedir. Yüksek veri kalitesi, başta kurumsal zeka uygulamaları olmak üzere, kurumsal kaynak planlaması, müşteri ilişkileri yönetimi, performans yönetimi, tedarik zinciri yönetimi ve elektronik ticaret çözümlerinin de başarısına olumlu katkıda bulunmaktadır. Buna karşın, özellikle satış, lojistik ve muhasebe operasyonlarında düşük veri kalitesinin yol açtığı aksaklıklar tepe yönetimlerinin dikkatinden kaçtığında ise, işletmeler açısından ciddi para ve itibar kayıpları söz konusu olabilmektedir.

1.2 UMTS;

  • Universal Mobile Telecommunications System(UMTS), GSM standardına dayalı ağlar için üçüncü nesil (3G) bir mobil hücresel sistemdir. 3GPP (3. Nesil Ortaklık Projesi) tarafından geliştirilmiş ve sürdürülmüştür. UMTS, Uluslararası Telekomünikasyon Birliği IMT-2000 standart setinin bir bileşenidir ve rakip cdmaOne teknolojisine dayalı ağlar için belirlenen CDMA2000 standardıyla karşılaştırır. UMTS, mobil ağ operatörlerine daha fazla spektral verimlilik ve bant genişliği sunmak için geniş bant kod bölmeli çoklu erişim (W-CDMA) ve radyo erişim teknolojisini kullanır.
  • UMTS, radyo erişim ağını (UMTS Karasal Radyo Erişim Ağı veya UTRAN), çekirdek ağı (Mobil Uygulama Bölümü veya MAP) ve SIM (abone kimlik modülü) kartları aracılığıyla kullanıcıların kimlik doğrulamasını içeren eksiksiz bir ağ sistemini belirtir. UMTS’de açıklanan teknoloji bazen Mobil Çoklu Ortam Erişimi Özgürlüğü (FOMA) veya 3GSM olarak da adlandırılır.
  • EGPRS(IMT Tek Taşıyıcı, GSM tabanlı) ve CDMA2000’den (IMT Çoklu Taşıyıcı) farklı olarak, UMTS yeni baz istasyonları ve yeni frekans tahsisleri gerektirir.

1.3 CSD;
CSD, İngilizceCircuit Switched Data yani Şebeke Anahtarlamalı Veri anlamına gelmektedir. 2G GSM ağı üzerinden 9.6 kbit hızında veri transferi imkânı tanır.

2. EDGE;

Edge, İngilizcede “kenar; cismin ince tarafı” anlamındaki sözcük. “Uç nokta” anlamında da kullanılmaktadır: örn. “Cutting edge of the technology”. Şu anlamlara gelebilir:

Bilişim

  • EGPRS- yüksek hızda veri iletişimi sağlayan teknoloji.
  • Enhanced Data rates for GSM(Global System for Mobile Communications) Evolution, mobil haberleşmede üçüncü neslin başlangıcı olarak sayılabilecek hızlı veri iletişimi teknolojisi olan EDGE’in kısaltması
  • Edge(dergi), video oyunu dergisi
  • Edge, Microsofttarafından hazırlanan bir tarayıcı.
  • Edge Games, Amerikalı video oyunu geliştiricisi

Kişiler

  • The Edge, U2’nun gitaristi
  • Emekli Profesyonel güreşçiAdam Copeland’ın ring adı.
  • Şafak Edge, Türk basketbolcu

Diğer

  • Edge (tıraş jeli)
  • EDGE species, evrimsel açıdan diğerlerinden farklı ve soyu tehlikedeki hayvan türlerinin bir listesi
  • Ford Edge, bir otomobil modeli

3. Analog Veri;

Analog veri, zamana göre değişen başka bir türden niceliği temsil edip kendisi de zaman göre değişen ve sürekli bir özellik gösteren veridir. Farklı bilimlerde de köken olarak farklı olmakla birlikte aynı işlevi gören ve birbirine karşılık gelen yapılardan her birine verilen isim olan analog kelimesi burada da aynı şekilde büyüklük değişimleri açısından başka bir sinyalin eşdeğeri olan sinyallere verilen isimdir. Böylece bir ortamdaki veri başka bir ortamda temsil edilebilir ve işlenebilir hale gelir. Örneğin analog bir ses sinyali, ses dalgalarının oluşturduğu basınç kuvvetini elektrik ortamında gerilim ile eşleştirerek temsil edilebilmesini sağlar. Analog ses sinyalinde gerilim değeri zamana göre sürekli bir değişiklik gösterir ve bu değişiklik orijinal ses sinyalindeki ses dalgalarının oluşturduğu basınç kuvvetinin değişimine paralellik gösterir. Yani diğer bir deyişle analog bir ses sinyalinde gerilim değeri orijinal ses sinyalindeki ses dalgalarının basınç kuvveti büyüklüğüne endekslenmiştir. Sayısal veya dijital veriler ise orijinal verinin değerlerinin belirli zaman aralıklarıyla örneklenmesi sonucu elde edilen sayı değerlerinin sıralanmasıyla oluşan veridir. Dolayısıyla analog veriler gibi orijinal veriyle sürekli eşleşme özelliğine sahip değildir çünkü zamanın sadece belli noktalarında örneklenerek oluşturulmuştur. Analog sinyaller, giriş sinyalinin bazı başka sinyaller ile toplama, çarpma veya faz farkı gibi elektriksel işlemler geçirilerek değiştirilmesi ile elde edilir. Dolayısıyla, giriş sinyali ve çıkış sinyali arasındaki geçiş bir matematiksel formül ile gösterilebilir.

Analog veri ile sayısal veri arasındaki en büyük fark, analog verinin sürekli (İngilizce continuous) olan bir ölçekte, sayısal verinin ise rakamlarla sınırlı olan, sürekli olmayan (İngilizce discrete) bir ölçekte var olmasıdır.

4. Sayısal Veri;

Sayısal veridijital veri veya dijital sinyal, sayısallaştırılmış sinyal. Bir analog sinyalden belirli örnekler alınır ve analog sinyalin tam karşılığı olmayan dijital sinyal oluşturulur. Girişteki verinin saklanma veya aktarılma şeklinin değiştirilmesiyle elde edilir.

Sayısal veri ile analog veri arasındaki en büyük fark, analog verinin sürekli (İngilizce: continuous) olan bir ölçekte, sayısal verinin ise rakamlarla sınırlı olan, sürekli olmayan (İngilizce: discrete) bir ölçekte var olmasıdır.

Sayısal veri, rakamların arka arkaya dizilmesi ile elde edildiği için üzerinde biçim değişikliği işlemi yapılabilir. Bu biçim değiştirme, birçok alanda karşımıza çıkabilir:

  • Sayısal ses alanında, WAVbiçimindeki ses MP3 biçimine çevrilebilir
  • Sayısal resim alanında, PNGbiçimindeki bir resim JPEG biçimine çevrilebilir
  • Herhangi bir veri, RSAkullanılarak şifrelenebilir.

diiital veri: Olgu, kavram ya da komutların, iletişim, yorum ve işlem için elverişli biçimsel ve uzlaşımsal bir gösterimi.

Buna ek olarak, bir sayısal veriye hata düzeltme kodları eklenerek verinin bozulsa bile tamir edilebilmesi sağlanabilir. Ayrıca, sayısal veri gönderilirken başka bir sayısal veri ile aynı ortama konulup gönderilebilir. Tüm bu avantajlar doğrultusunda, sayısal veri birçok alanda (hem karasal hem de mobil telekomünikasyon, İnternet, film ve müzik saklaması gibi) analog verinin yerini almaktadır.

5. ISDN;

ISDNIntegrated Services Digital Network sözcüklerinin baş harflerinden oluşmuştur ve Bütünleştirilmiş sayısal ağ hizmetleri olarak Türkçeleştirilmiştir.

ISDN, mevcut analog telefon şebekesinin sayısal alternatifidir. Normal bir telefon hattı gibi bir telefon numarası çevirip hem sayısal hem de analog hatlara ulaşım sağlanabilir. ISDN teknolojisini alışılmış analog hatlardan ayıran en önemli özellik tamamen sayısal temiz bir ses kanalı sağlamasının yanında, aynı anda veri (data) iletişimine de izin verebilmesidir. Ses, görüntü, veri gibi her türlü bilginin sayısal bir ortamda birleştirilip aynı hat üzerinden iletilmesinin sağlandığı bir haberleşme ağıdır.

ISDN aynı anda ses, veri, resim ve görüntü aktarma olanağı veren ve temelde bulut teknolojisine dayanan sayısal bir ağ sistemidir; Tümleşik Hizmetler Sayısal Şebekesi olarak adlandırılan bu teknoloji ile kullanıcılara çevrimli sayısal bağlantı kurma olanağı sunulur. Telefon şebekesinde olduğu gibi, ISDN’de de numarası bilinen başka bir aboneye, iletişimden önce çağrı yapılarak bağlantı kurulur ve iletişim gerçekleştirildikten sonra bağlantı koparılır. Birisi BRI, diğeri PRI olarak adlandırılan iki çeşit ISDN hizmeti vardır. Daha küçük band genişliğine sahip olan BRI hizmeti küçük ofis ve ev kullanıcıları için uygun olurken daha yüksek band genişliğine sahip PRI, kurumsal çözümlerde kullanılmaktadır. Sayısal yapısı ve sunduğu hizmet türleri açısından ISDN hem WAN bağlantılarında ana hat veya yedek bağlantı olarak kullanılabilir; hem de küçük ofis/ev kullanıcıları için çevrimli uzak bağlantı olanağı sağlar. ISDN esnek, başarımı yüksek ve kaliteli bir bağlantı ortamı sunmaktadır. ISDN hizmetleriyle kurumsal çözümlerde ses ve veri aktarım gereksinimleri tek bir bağlantı aracılığıyla karşılanabilmektedir ve tek bir bağlantı ile birden çok kanala sahip iletişimler kotarılabilir. Yaklaşık 2 Mbps band genişliğine sahip PRI hizmeti, Avrupa standardında (E1 PRI) 30 tane 64 Kbps’lik kanala sahiptir ve her bir kanal bağımsız olarak kullanılabilir. Daha az kanala sahip olan BRI hizmetinde ise 2 tane 64 Kbps’lik veri kanalı, 1 tane de 16 Kbps’lik D olarak adlandırılan kanal vardır. D kanalı daha çok kontrol amaçlı kullanılmaktadır. ISDN hizmetlerinde birden çok kanallar aynı anda farklı gereksinimler için kullanılabilirler. Örneğin E1 PRI hizmetinde 30 tane telefon konuşması yapılabilir veya aynı anda kanallardan bir kısmı ses, bir kısmı veri aktarımı için kullanılabilir. ISDN ağ, analog telefon şebekesi, GSM şebekesi ve X.25 arayüzlü paket anahtarlamalı ağ ile bütünleşik yapıda kurulur. Böylece farklı teknolojilerdeki ağ kullanıcıları ile ISDN arasında geçiş sağlanır. ISDN ağa doğrudan bağlantı yapılabilmesi için sistemlerin, ISDN arayüzlere sahip olmaları gereklidir. Bir bilgisayarın ISDN ağa bağlanması için ona ISDN kart takılmalıdır.

ISDN abonesi olmanın faydası nedir?

Evde veya işyerindeki bilgisayar, faks, telefonun hepsi aynı hat üzerinden kullanılabilir. Ayrıca ISDN sayesinde görüntülü telefon, arayan numarayı görme, görüşme süresi, kontör sayısını öğrenme, video konferans vb. özelliklerden yararlanılabilir, Internete hızlı bir şekilde bağlanılabilir.

ISDN hatlarında kullanılan hat teknolojilerinin adı PRI ve BRI olarak geçmektedir. BRI hatlarda 2 adet 64Kbps veri veya ses kanalının tek bir fiziksel kanal üzerinden iletilmesini sağlar. PRI hatlarda 30 adet 64 Kbps veri veya ses kanalı bant genişliği 2048 Kbps olan tek bir fiziksel kanal içerisinden taşınır. Veri iletimi senkron ve simetriktir. Veri iletiminin simetrik olmasından dolayı uzak mesafelere taşınması gereken PRI hatlar fiber kablolar üzerinden SONET, SDH veya PDH devreleri ile taşınır, bakır kablo üzerinden taşınacak PRI hatlar SHDSL modemler üzerinden taşınır.

ISDN Kanalları

ISDN’de her birinin kullanım amacı ve band genişliği farklı 3 iletişim kanalı vardır: B, D ve H olarak adlandırılan bu kanallar ISDN abonesine uçtan uca sayısal iletişim ortamı sunar; her birinin farklı kullanım amacı vardır:

B Kanalı; ses, veri ve görüntü bilgisi gibi kullanıcı verisi aktarımı için kullanılır; iletişimin kotarılması için gerekli işaretleşme ve senkronizasyon bilgilerin aktarılmasında kullanılmaz. Tam-çift yönlü modda, senkron olarak 64 Kbps band genişliğine sahiptir. B kanalı, kullanıcı verisini taşınması için saydam bir yol sunar; bu nedenle IP, IPX gibi protokol paketleri giydirilerek bu ortamdan aktarılabilir. Hata sezme, yeniden gönderme gibi işlevlere sahip değildir. Eğer iletimde hata olursa üst katmanlarda sezilmeli ve düzeltilmelidir. B kanalı üzerinden devre anahtarlamalı, paket anahtarlamalı ve yarı-sabit bağlantı olarak adlandırılan üç farklı şekilde oturum kurulabilir.

D Kanalı; iletişimin sağlıklı bir şekilde kotarılması için gerekli işaretleşme ve senkronizasyonun sağlanması ve iletişimden önce yapılan çağrıların yönetimi için kullanılır. Tam-çift yönlü modda 16 Kbps veya 64 Kbps band genişliğine sahiptir. İki ISDN abonesi arasında bir bağlantı kurulmadan önce, birisi bağlantı için çağrı gönderir ve karşı taraf bu çağrıyı kabul ederse, aktarım için gerekli oturum kurulur; böylesi tüm haberleşmeler D kanalı üzerinden yapılır.

H Kanalı; B kanalından daha büyük band genişliğine sahip ve B kanalı gibi gerçek bilginin taşınmasında saydam bir yol sağlar; H0, H1, H2 ve H4 olarak adlandırılan 4 farklı türde H kanalı vardır. Bunlardan H0, 384 Kbps (6 tane B kanalı); H1, 1.920 Mbps (30 tane B kanalı); H2, 44.164 Mbps (690 tane B kanalı) ve H4, 135 Mbps düzeyinde band genişliklerine sahiptirler. Tam çift yönlü modda çalışır.

// Avantajları

Avantajları

2G’nin getirmiş olduğu en büyük yenilik olan sayısal teknoloji, birçok yeniliği de beraberinde getirmiştir:

  • Daha yüksek ses kalitesi
  • Daha büyük kapasite
  • Sesi ve verileri şifreleme imkânı
  • Kısa veri iletimi ( kısa ileti, hücre bilgisi, …)
// Gelişmeler

İlk olarak 850 – 900 Mhz bandını kullanmak üzere tasarlanan GSM, kullanıcı sayısının artmasıyla beraber 1800 – 1900 Mhz bandına taşınmıştır. Bazı şebekeler bu yeni banttan yayına DCS adı vermektedirler, Türkiye’de ise genelde GSM1800 denir.

İnternet’in yaygınlaşmasıyla birlikte GSM’in sunduğu 9.6 kbps veri taşıma kapasitesi yetersiz olmaya başlamıştır. Buna cevap olarak:

  • HSCSDstandardı çıkartılmıştır. Bu standartta, bir cihaz birçok kanalı aynı anda kullanarak 43.2 kbps’ye kadar veri iletişimi yapabilmektedir.
  • Öte yandan, HSCSD de aynı GSM gibi veri iletilmediği zamanlarda bile hattı meşgul ettiği için şebekelere sorun çıkartmıştır. Buna cevap olarak bandın sadece veri iletilirken kullanıldığı GPRSstandardı çıkartılmıştır. GPRS’in veri yollama şeklinden yararlanan BasKonuş gibi özellikler de kullanıcı bütçesine katkısı dolayısıyla ilgi görmüştür.
  • Son olarak, GPRS’in hızını artırmak için GSM modülasyon tipi değiştirilerek EDGEteknolojisi oluşturulmuştur.

EDGE ile pratikte 380 kbps hızında veri transferi mümkündür.

  • HSCSD;
  • HSCSD, İngilizce High Speed Circuit Switched Datayani Yüksek Hızlı Şebeke Anahtarlamalı Veri anlamına gelmektedir. 2G GSM standardında daha yüksek hızda veri yollamak için geliştirilmiş olur, 43.2 kbps’ye kadar hızlarda veri transferi sağlar.
  • BasKonuş;
  • Bas Konuş, 2G’nin ileri sürümleriyle birlikte ortaya çıkmış olan PushToTalkteknolojisinin Türkçe karşılığı olarak kullanılır, kullanıcılara telsiz benzeri iletişim imkânı sunar.
  • PushToTalk teknolojisinde, cep telefonukullanıcısı başka bir kişiyle konuşmak için bir tuşa basar, konuşur ve tuşu bırakır. Tuşu bıraktığı andan itibaren karşı tarafın cevap verme hakkı vardır. Tuşa basılmadığı zamanlarda iki kullanıcı arasında herhangi bir mesaj gidip gelmez.
  • PushToTalk, ses iletimi için saniyede 1.2 kbit’e kadar inebilen ses sıkıştırma biçimleri kullanır, dolayısıyla 1 dakikalık konuşmanın veri olarak maliyeti en fazla 9 KB olmaktadır. Türkiye’deki operatörler ise KB başına en fazla 0.2 kuruş civarında bir ücret talep etmektedir, dolayısıyla bir saat boyunca PushToTalk kullanmanın maliyeti en fazla 12 kuruş olacaktır.
  • Türkiye’de Vodafone Türkiyebu teknolojiyi “Akıllı Bas Konuş”, Turkcell ve Türk Telekom ise “BasKonuş” olarak duyurmuştur.
// Sorunlar

2G standardı oluşturulduğu zaman çok bant genişliği ve az istemci vardı, dolayısıyla hattı kullanmazken bile meşgul eden bir teknoloji oluşturuldu. Öte yandan, bu seçimden dolayı birçok durumda karşımıza çıkan “şebeke meşgul” iletisinin önüne geçmek operatörler için gitgide daha zor hale gelmektedir. Buna cevap olarak verilerin yollanmadığı zaman hattın kullanılmadığı, aynı Ethernet teknolojisinde olduğu gibi iki cihazın aynı anda veri yollayınca bunu fark edebildiği bir teknoloji olan 3G oluşturulmuştur. Özellikle Avrupa’da yaygınlaşan bu teknoloji, daha da yüksek bir frekans kullanmasından dolayı (2100 Mhz) kapsama alanı sorunları yaşamaktadır. 1800 Mhz GSM standardı ile görülmeye başlanan, 3G’de daha da belirgin olan kapsama alanı sorununu çözmek için 4G teknolojisine geçilmiştir.

  • Ethernet;

Ethernet, Yerel ağlar (İngilizce: Local Area Network (LAN)) için kullanılan Veri Çerçevesi (İngilizce: Data Frame) tabanlı bilgisayar ağı teknolojileri ailesi. Kelimenin kökeni etherden gelmektedir. OSI ağ modelinin Fiziksel katmanı için Veri bağlantısı katmanı/ Ortam erişim kontrolü (İngilizce: Media Access Control (MAC)) üzerinden ağ erişimi yoluyla bir dizi kablolama ve sinyalleşme standardı ve ortak bir adresleme formatı tanımlar.

Ethernet IEEE 802.3 olarak standartlaştırılmıştır. Uç sistemleri ağa bağlamakta kullanılan Bükülü tel çifti ve site iskeletlerinde kullanılan Fiberoptik kablolama yöntemlerinin birleşimi kullanılan en yaygın ‘Kablolu Yerel ağ’ (İngilizce: Wired Local Area Network(WLAN)) teknolojisidir. Token Ring, FDDI ve ARCNET gibi diğer muadil ağ teknolojilerinin yerini büyük ölçüde alarak 1980’li yıllardan günümüze kadar kullanılagelmiştir.

  • Tarihçe

Ethernet ilk olarak 1973-1975 yılları arasında Xerox PARC tarafından geliştirildi. 1975 yılında Xerox Robert Metcalfe, David Boggs, Chuck Thacker ve Butler Lampson adına bir patent başvurusunda bulundu (U.S. Patent 4.063.220: Multipoint data communication system (with collision detection)). 1976’da, sistemin PARC’da kullanıma girmesinin ardından Metcalfe ve Boggs taslak bir metin yayımladılar.[3]

Bu metinde tanımlanan deneysel Ethernet 3 Mbit/s hızındaydı ve 8-bit kaynak ve hedef adresi alanlarını içermekteydi, yani ilk Ethernet adresleri bugün kullanılan MAC adresleri değildi. Yazılım konvansiyonuna göre kaynak ve hedef adresi alanlarından sonra gelen 16 bit paket tipi alanıydı, ancak, metinde söylendiği gibi “farklı protokoller ayrık paket tipi kümeleri kullanabilmekteydi”, dolayısıyla bunlar Ethernet’in bugünkü halindeki, kullanılmakta olan protokolü tanımlayan paket tiplerinden ziyade belirlenen protokolün içerdiği paket tipleriydi.

Metcalfe 1979 yılında Xerox’tan ayrılarak kişisel bilgisayarların ve Yerel ağların kullanımını yaygınlaştırmak amacıyla 3Com’un kurucu ortağı oldu. DEC, Intel ve Xerox ‘u Ethernet’i “Digital/Intel/Xerox” ‘tan gelen “DIX” standardı olarak teşvik etmek için birlikte çalışmaya ikna etti. Bu standartta 48-bit kaynak ve hedef adresi alanları ile evrensel bir 16-bit paket tipi alanı olan 10 Mbit/s hızında bir Ethernet tanımlanmıştır. Standartın ilk taslağı 30 Eylül 1980’de IEEE tarafından yayınlandı. Standart Token Ring ve Token Bus adlı mevcut iki tescilli standarta rakip olmuştur. Ethernet CSMA/CD standardının finalizasyonunda IEEE içindeki zor karar süreci ve IBM tarafından desteklenen rakip Token Ring taslağından kaynaklanan gecikmelerin üstesinden gelmede CSMA/CD standardının ECMA, IEC ve ISO gibi diğer standarlaştırma kuruluşları içinde desteklenmesi önemli bir faktördü. Tescilli sistemler kısa süre içinde Ethernet ürünlerinin istilası ile büyük ölçüde pazar kaybettiler. 3COM bu süreci destekleyen başlıca firma olmuştur. 1981’de 3COM ilk 10 Mbit/s Ethernet adaptörünü üretti. Bunu kısa süre sonra Digital Equipment’in Unibus Ethernet adaptörü izledi.

Bükülü Tel Çifti Ethernet sistemleri geliştirilmesine 1980’li yılların ortalarında StarLAN adıyla başlanmış ancak sonrasında geniş ölçüde 10BASE-T olarak adlandırılmıştır. İlk Ethernet sistemleri zırhsız ‘Bükülü Tel Çifti’ ile birleştirilen dağıtım soketleri ile sunulduğu için eşeksenli kablo’nun yerini almış, daha sonrasında CSMA/CD yapısı yerine daha yüksek performans sağlayan anahtarlamalı full duplex yapısı kullanılmıştır.

// Standarlaşma

Teknik kabiliyetlerine rağmen Ethernet’in başarısı hızlı standartlaştırılmasına bağlıydı. Bunun için Uluslararası Elektrik ve Elektronik Mühendisleri Enstitüsü (İngilizce: Institute of Electrical and Electronics Engineers (IEEE)), Avrupa Bilgisayar Üreticileri Birliği(İngilizce: European Computer Manufacturers Association (ECMA)), Uluslararası Elektroteknik Komisyonu (İngilizce: International Electrotechnical Commission (IEC)) ve Uluslararası Standartlaştırma Kurumu (İngilizce: International Organization for Standardization (ISO)) içinde koordineli çalışmalar yürütülmesi gerekliydi.

Şubat 1980’de IEEE Yerel Ağların (LAN) standartlaştırılması için IEEE 802 adında bir proje başlattı.

DEC’ten Gary Robinson, Intel’den Phil Arst ve Xerox’tan Bob Printis “Blue Book” olarak bilinen LAN spesifikasyonu olmaya aday ilk CSMA/CD spesifikasyonunu yayınladı. IEEE üyeliği öğrenciler de dahil tüm profesyonellere açık olduğundan bu yeni teknoloji üzerine sayısız yorum geldi.

CSMA/CD’nin yanı sıra IBM tarafından desteklenen Token Ring ve General Motors tarafından seçilmiş daha sonrasında desteklenmiş olan Token Bus’da LAN standardı olmaya aday teknolojilerdi. IEEE’nin tek bir standart ile yola devam etmek istemesi ve her üç tasarımın arkasında kuvvetli firmaların bulunması LAN standardı üzerinde gerekli uzlaşmanın sağlanmasını büyük ölçüde geciktirdi.

Ethernet kampında, bu Xerox Star işlemcisi ve 3COM’un Ethernet LAN ürünlerinin pazara sürülmesinde risk oluşturmaktaydı. Kafalarında bu iş kaygıları ile David Liddle(GM Xerox Office Systems) ve Bob Metcalfe (3Com) Siemens Private Networks ‘ten Fritz Röscheisen’in gelişen ofis iletişim pazarında işbirliği önerisini kuvvetle desteklediler, böylece Ethernet’in uluslararası standart haline gelmesi için Siemens ‘in desteğini arkalarına aldılar (10 Nisan, 1981). IEEE 802’deki Siemens temsilcisi Ingrid Fromm Avrupa standardizasyon kuruluşu ECMA içinde ECMA TC24 (Yerel Ağlar) adında bir iş grubu kurarak Ethernet’e IEEE dışında geniş bir destek sağladı. Mart 1982 gibi kısa bir sürede ECMA TC24 üye şirketleri IEEE 802 taslağına dayanan bir CSMA/CD standardı üzerinde kendi aralarında uzlaşmaya vardılar. ECMA’nın hızlı hareket etmesi IEEE içindeki farklı görüşlerin birleşmesini ve 1982 yılı sonuna doğru IEEE 802.3 CSMA/CD ‘nin onaylanmasını sağladı.

Ethernet’in uluslararası standart olarak kabulü de Fromm’un IEC TC83 ve ISO TC97SC6 arasındaki diplomatik çalışmaları sayesinde gerçekleşti ve ISO/IEEE 802/3 Uluslararası Standartı 1984 yılında onaylandı.

// Genel Tanım

Ethernet ilk olarak ortak bir eşeksenli kablo üzerinden birbirine bağlanan bilgisayarların yayın iletimi yöntemiyle haberleşmesi fikrine dayalıydı. Kullanılan yöntemler kısmen radyo sistemlerine benzemekteydi, ancak, kablolu bir yayın iletimi sistemindeki çakışmaları saptamanın radyo yayınına kıyasla çok daha kolay olması gibi temel farklılıklar da mevcuttu. “Ethernet” adı iletişim kanalını oluşturan ortak kablonun ether’e benzetilmesinden gelmekteydi.

Ethernet bu öncel ve göreceli olarak basit kavramdan, günümüzdeki pek çok LAN altyapısını oluşturan karmaşık ağ teknolojisi yapısına evrimleşmiştir. Eşmerkezli kablolamanın yerini düşük kurulum masrafı, yüksek güvenilirlik, noktadan-noktaya ağ yönetimi ve arıza bulma kolaylıkları gibi avantajlar sebebiyle Ethernet hub ‘lar ile birleştirilmiş noktadan-noktaya bağlantılar ve/veya ağ anahtarları almıştır.

StarLAN Ethernet’in eşmerkezli kablolama yapısından hub ile yönlendirilen bükülü tel çifti ağ yapısına evrimleşmesindeki ilk adımdır. Bükülü tel çifti kablolamanın gelişi kurulum masraflarını eski Ethernet teknolojileri de dahil olmak üzere benzer teknolojilere kıyasla dramatik olarak düşürmüştür.

Ethernet istasyonları birbirlerine donanım katmanı üzerinden veri bloklarından oluşan ve ayrı ayrı gönderilip alınan veri paketleri göndererek haberleşir. Diğer IEEE 802 LAN’larda olduğu gibi her Ethernet istasyonunun paket gönderme ve alma adreslerini belirleyen 48-bitlik kendine özgü MAC adresleri vardır. Ağ bağdaştırıcı kartları (İngilizce: Network Interface Card (NIC)) ya da çipleri normalde diğer Ethernet istasyonlarına gönderilen paketleri kabul etmezler. Bağdaştırıcılar genellikle kendine özgü tek bir global adrese sahip olarak gelir ancak kart değiştirildiğinde adres çakışması olmaması ya da yerel yönetim ağları içinde kullanıldıklarında bu adres değiştirilebilir.

10 Mbit/s hızındaki eşmerkezli kablodan 1 Gbit/s hızındaki noktadan-noktaya bağlantıya kadar tüm Ethernet türevleri aynı veri çerçevesi formatını (dolayısıyla üst katmanlarda aynı arayüzü) kullandıklarından kolaylıkla birbirlerine bağlanabilirler.

Ethernetin çok yaygın olması, donanım maliyetinin giderek düşmesi ve bükülü tel çifti Ethernet arayüzünün fazla yer kaplamaması nedeniyle pek çok üretici PC anakartlarına Ethernet arayüzü koymakta, böylelikle ayrı bir ağ bağdaştırıcı kartına gerek kalmamaktadır.

// Birden Fazla İstemciyi Destekleme
  • CSMA/CD paylaşımlı ortam Ethernet

Ethernet başlarda paylaşım ortamı olarak eşeksenli kablo (İngilizce: coaxial cable) kullanmıştır. Bağlı bilgisayarların iletişim kanalını kullanma kuralları “Çakışma Saptamalı Çoklu Taşıyıcı Erişimi”(İngilizce: Carrier Sense Multiple Access with Collision Detection(CSMA/CD)) olarak adlandırılan yöntemle belirlenmiştir. Bu yöntem rakip Token Ring ya da Token Bus teknolojilerine göre daha basitti. Herhangi bir bilgisayar veri göndermek istediğinde aşağıdaki algoritmayı kullanmaktaydı:

  • Temel prosedür
  1. Veri çerçevesi gönderilmeye hazır.
  2. İletim ortamı boşta mı? Değilse boşaldıktan sonra iki çerçeve arası bekleme süresince bekle (10 Mbit/s Ethernet için 9.6 µs)
  3. Göndermeye başla.
  4. Çakışma var mı? Eğer varsa çakışma saptama prosedürü’ne git.
  5. Yeniden gönderme sayaçlarını sıfırla ve iletimi sonlandır.
  • Çakışma saptama prosedürü
  1. Tüm alıcıların çakışmayı saptaması için maximum paket zamanı boyunca iletimi sürdür (karıştırma sinyali).
  2. Yeniden gönderme sayacını arttır.
  3. Maksimum gönderme denemesi sayısına ulaşıldı mı? Eğer ulaşıldıysa göndermeyi yarıda kes.
  4. Çakışma sayısı ile orantılı geri çekilme süresini hesapla ve bekle.
  5. Temel prosedürün 1 no’lu adımına geri dön.

Bu yöntem bir yemek masasındaki tüm konukların müşterek bir ortamı kullanarak (hava) birbirleriyle konuşmasına benzetilebilir. Konuşmaya başlamadan önce her konuk kibarca o anda konuşmakta olan konuğun sözünün bitmesini bekler. Eğer iki kişi aynı anda konuşmaya başlarlarsa her ikisi de durur ve rastgele bir süre beklerler (Ethernet’te bu süre mikrosaniye mertebesindedir). Her ikisinin de rastgele bir süre beklemelerinden amaçlanan aynı anda tekrar konuşmaya başlamayıp tekrar çakışmamalarıdır.Birden fazla başarısız gönderme girişimi olması durumunda “Kırpılmış ikilik üstel geri çekilme” algoritması ile hesaplanan ve katlanarak artan geri çekilme süreleri kullanılır.

“Bağlantı Ünitesi Arayüzü” (İngilizce: Attachment Unit Interface (AUI)) alıcı-vericisi bilgisayarların sırayla kabloya erişimini sağlamaktaydı (daha sonraları thin Ethernet ‘in çıkmasıyla alıcı-vericiler ağ bağdaştırıcının içine entegre edildi. Pasif kablolama küçük Ethernet ağları için yüksek seviyede güvenilir olmakla birlikte tek bir noktadaki kablo hasarı ya da arızalı bir konnektör bütün bir Ethernet alanını kullanılamaz hale getirebileceği için büyük ve genişletilmiş ağlarda pek de günenilir değildi. Çok noktalı ağlarda ise bazı nodların düzgün çalışmasına rağmen diğerlerinin elektriksel bir hata yüzünden düzgün çalışmamasından kaynaklanan çözülmesi oldukça zor arıza karakteristikleri olabilmekteydi.

Bütün iletişim tek bir kablo üzerinden gerçekleştiği için bir bilgisayar tarafından gönderilen bilgi belirli bir noktaya hedeflenmiş olsa dahi ağa bağlı tüm bilgisayarlarca alınmaktadır. Ağ bağdaştırıcı kartı yalnızca kendisine gönderilen paketleri yakaladığında bağlı olduğu CPU ‘ya kesme gönderir, gelen her pakette CPU ‘ya kesme göndermek için özel bir moda geçirilmediği sürece kendisine gönderilmeyen paketleri dikkate almaz. “Biri konuşur, herkes dinler” şeklindeki bu özellik paylaşımlı ortam kullanan Ethernet için bir güvenlik zaafı oluşturur. Zira Ethernet ağındaki herhangi bir nod isterse tüm ağ trafiğine kulak misafiri olabilmektedir. Ayrıca tek bir ortak kablo kullanımı da bant genişliğinin paylaşıldığı anlamına geldiğinden, örneğin enerji kesilip geri gelmesi gibi durumlarda tüm Ethernet nodları yeniden başlayacağından ağ trafiğinin son derece yavaşlamasına neden olabilmektedir.

// Bize bir mesaj bırakın! Sorularınızı 7/24 cevaplamak için buradayız.

DANIŞMAYA İHTİYACINIZ VAR MI?