Over 10 years we help companies reach their financial and branding goals. Engitech is a values-driven technology agency dedicated.

Gallery

Contacts

411 University St, Seattle, USA

engitech@oceanthemes.net

+1 -800-456-478-23

4G Nedir?

Telekomünikasyon’da 4G, dördüncü nesil kablosuz telefon teknolojisidir. 3G ve 2G standartlarının devamıdır. Diğer telekomünikasyon standartları gibi hücresel bir ağ sistemi kullanması ve üçüncü nesilde ortaya çıkan kapsama alanı sorunu başta olmak üzere bazı sorunları çözmesi beklenmektedir.

+
Tahmini Kullanan Sayısı
Kullanım Yılı
// 4G Hakkında

Telekomünikasyon’da 4G, dördüncü nesil kablosuz telefon teknolojisidir. 3G ve 2G standartlarının devamıdır. Diğer telekomünikasyon standartları gibi hücresel bir ağ sistemi kullanması ve üçüncü nesilde ortaya çıkan kapsama alanı sorunu başta olmak üzere bazı sorunları çözmesi beklenmektedir. Daha sonra 4G/4.5G (IMT Advanced) ve 4.5G/4.9G (LTE Advanced Pro) türleri geliştirildi.

Bağlantı hızı, cep telefonlarında 100 Mbps, Wi-Fi ağlarında 1Gbps’dir. Aynı zamanda wimax band genişliği ile aynı boydadır.

4G, iletişimler sisteminde, ‘dördüncü nesil’ terimine ait bir ilintilendirmedir. Bir 4G sistemi, daha önceki nesillerden daha yüksek veri hızları temeline dayanan herhangi bir zamanda, herhangi bir yerde, ses, veriler ve akan çoklu kitle iletişimin kullanıcılara hizmet verebileceği, uçtan uca IP çözümü sağlar.

  1. Telekomünikasyon;
  • Telekomünikasyon, iki ya da daha fazla kişinin teknolojiyi kullanarak bilgi alışverişinde bulunmasına denir. Haberleşme teknolojisi kanalları kullanarak ve fiziksel yollarla (sinyal kabloları) ya da elektromanyetik dalgaların bir formu olarak bilgileri iletir. Elektrik sinyalleri buna örnek olarak verilebilir. Telekomünikasyon topluluk adı olarak isimlendirilebilir çünkü birçok farklı teknolojiyi içinde barındırmaktadır.
  • Eski zamanlardaki uzak mesafe iletişim için ışık, dumanla haberleşmeve semafor gibi görsel sinyaller aracılığıyla kullanılırdı. Mesafeler arası iletişime geçişte ilk modern haberleşmedeyse borazan, davul veya ıslık gibi sesli mesaj araçlarıyla iletişim yaygındı. Günümüz modern teknolojisinde elektriksel ve elektromanyetik dalgalar uzun mesafelerarası iletişim yaygın olarak kullanılmaktadır. Telgraf, telefon, network, fiber optik ve haberleşme uyduları günümüz teknolojisinde kullanılan elektriksel ve elektromanyetik dalgalara birkaç örnektir. Wireless iletişimdeki devrim 1909’da Fizik dalında Nobel ödülü alan Guglielmo Marconi’nin radyo haberleşmesi alanında öncülük ettiği gelişmelerle 20. yüzyılın ilk on yılı içerisinde başladı.
  • Diğer kayda değer öncü icatlar ve geliştirmelerin mucitleri arasında elektrik ve elektronik iletişimi alanında Charles Wheatstone, telgrafı icat eden Samuel Morse, telefonu icat eden Graham Bell, radyoyu geliştiren Lee de Forest, Edwin Armstrong, Wladimir K. Zworykinve Guglielmo Marconi ve televizyonu icat eden Philo Farnsworth ve John Logie Baird sayılabilir.
// Etimoloji

Telekomünikasyon, Fransızca bir kelime olup kökeni bakımında Yunancadan gelen manası mesafe olan “-tele” eki ve Latince paylaşmak olan “coommunicare“dan alınarak 1904 yılında Fransız mühendis ve yazar Edouardo Estaunie tarafından Fransızcaya kazandırılmıştır.

// Tarihi
  • İlk zamanlarda telekomünikasyon

Orta Çağ’da işaret ışığı çok yaygındı. Bu ışıklı işaretler mesafe olarak kısa oldukları için bunun dezavantajları çokça yaşanıyordu. 1792 de Fransız mühendis Claude Chappe Lille ve Paris arasında ilk düzenli görsel telgraf sistemini kurdu. Bu sistem niteliksiz işletmeci ve pahalı kulelerinden ve uzak mesafeden dolayı sıkıntı çekti. Sonuç olarak elektrikli telgraflardan oluşan rekabetten son ticari hat 1880 yılında terk edildi.

Posta güvercinleri farklı kültürler tarafından tarih boyunca kullanılmıştır. Güvercinlerin aslen Pers kökenli olduğu söylenmektedir ve askeri yardım için Romalılar tarafından da kullanıldı. Frontinus Julius Caesar’ın Galya’yı fethinde güvercinleri kullandığını söyledi. Yunanlarda güvercinleri kullanarak Olimpiyat Oyunlarında galip gelen isimlerini iletti.

  • Telefon ve telgraf

Sir Charles Wheatstone ve Sir Fothergil Cooke 1837’de elektrikli telgrafı icat ettiler. Ayrıca ilk elektrikli ticari telgrafı 9 Nisan 1839 Wheastone ve Cooke tarafından inşa ettirilip açılmıştır. 27 Temmuz 1866 tarihinde ilk translantik telefon kablosu başarı ile tamamlandı.

Geleneksel telefon 1876 yılında Alexander Grahambell ve Elisha Gray tarafından icat edildi. Antonio Meucci 1846 yılında bir hat üzerinden ses ve elektrik iletimine izin veren bir cihaz icat etti. İlk ticarî telefon hizmetler 1878 ve 1879 yılında Atlantik’in iki yakasından New Heaven ve Londra şehirleri arasında inşa edildi.

  • Radyo ve Televizyon

İngiliz bilim insanı James Clerk Maxwell 1865 yılında elektronik olarak üretilen radyo dalgalarının yayılma teorisini kurmuş ve Alman fizikçisi Heinrich Hertz, 1888 yılında Maxwell’in teorisini pratik olarak gerçekleştirerek bu konuda öncülük etmişlerdir. Marconi ile birlikte 1898 yılında ilk radyo resmen doğmuş oldu. İlk kullanımı gemiden sahile haberleşme içindi. 1923 yılında yüksek frekans radyo dalgalarının İyonsfer’e çarparak dünyaya döndüğü ispatlanınca radyo, deniz aşırı haberleşme de dâhil olmak üzere hızla yaygınlaştı.

Televizyon, 1923 yılında John Logie Baird tarafından İngiltere’nin Hastings kasabasında icat edilmiştir. İlk televizyon görüntüsü ise yine Baird tarafından 1926 yılında yayımlanmıştır. Başlangıçta noktalar hâlinde ve titrek olan görüntülerin kalitesi Baird tarafından geliştirilmiştir. Baird’in televizyon sisteminde mekanik olarak döndürülen diskler kullanmasına karşın aynı dönemde Marconi-Emi sistemi gibi elektronik olarak işleyen rakip sistemler de üretildi. 1930’lu yılların başında televizyon elektronik eşya olarak satılmaya ve geniş kitlelere hitâp etmeye başladı. Örnek olarak: 1936 Berlin Yaz Olimpiyatları Almanya’da evlerdeki televizyonlardan izlendi.

  • Bilgisayar Altyapısı ve İnternet

Eylül 1940 tarihinde 11, George Stibitz New York’ta Karmaşık Sayı Hesaplama teleyazıcı kullanarak sorunları iletmek ve New Hampshire Dartmouth College geri bilgisayarlı sonuçlar almayı başardı. 60’ların başında The US Department of Defense tarafından desteklenen ağ çalışmalarından birisi, İnternet Protokolü’nü (IP) kullanan ilk ağ olan ARPANET’tir. ARPANET üzerinden ilk mesaj, Los Angeles’taki Kaliforniya Üniversitesi (UCLA)’daki Professor Leonard Kleinrock’un laboratuvarından, Stanford Research Institute (ISR)’de bulunan bir bilgisayara gönderildi. Yerel alan ağları (LAN) için iki popüler bağlantı protokolleri de 1970’lerde ortaya çıktı. Token Ring protokolü için bir patent Olof Soderblom tarafından 29 Ekim 1974 tarihinde açıldı.

// Öncü İcatlar ve Geliştirmeler
    • Elektrik ve elektronik iletişim alanında Charles Wheatstone önde gelen isimlerdendir.
    • Telgrafın mucidi ve icat eden kişi: Samuel Morse’dur.
    • Telefonun mucidi ve icat eden kişi: Graham Bel’dir.
    • Radyonun mucidi ve icat eden kişi(ler): Lee de Forset, Edwin Armstrong, Wladimir K. Zworykin, John Logie Baird.
    • Televizyonun mucidi ve icat eden kişi: Philo Farnsworth.

    Özellikleri

    4G, tamamıyla IP tabanlı, kablolu veya kablosuz bilgisayar, tüketici elektroniği, iletişim teknolojileri ve iç ve dış ortamlarda sırası ile servis kalitesi ve yüksek güvenliğiyle herhangi bir zamanda herhangi bir yerde her türlü ağ hizmetini tek bir noktada birleştirerek makul fiyat ve tek faturalandırmayla gerçekleştirecek, 100 Mbit/s ila 1 Gbit/s veri iletim kapasitesini sağlayabilen sistemlerin sistemi ve ağların ağı olmayı hedefleyen bir hizmettir.n4G’ye bağlı LTE teknolojisini ilk Japonya’da NTT DoCoMo firması 2004 yılında duyurmuştur. 17 Ağustos 2009’da ilk 4G testi dünyanın önde gelen telekomünikasyon şirketlerinden Verizon tarafından yapılmıştır. ABD’nin Boston ve Seattle kentleri arasındaki test başarıyla tamamlanmıştır. Test sırasında video, dosya indirme ve yükleme, internette gezinti, ses transferi, Voice over Internet Protocol (VoIP) ile LTE 4G üzerinden denenmiştir. Hizmetin tüm ABD’yi yayılması ise 2014 yılını bulacak.

2. Kapsama Alanı;

  • Kapsama alanı, bir mobil ağsisteminde baz istasyonları tarafından yayın yapılan alandır. Bu alan başlangıçta kaplama alanı şeklinde ifade edilmekteydi. Sadece bu alanın içinde hizmetlerden yararlanılabilir.

2.1) Mobil Ağ;

Bir hücresel ağ, birkaç radyo hücresi (kısaca “hücre” de denir) kullanılarak yaratılmış bir kablosuz ağ tipidir. Her hücreye hizmet bir baz istasyonu tarafından verilir. Günümüzdeki popüler örnekleri GSM, DECT veya Wi-fi’dir.

Hücresel ağlar, normal ağlara göre birçok avantaja sahiptir:

  • Daha yüksek kapasite
  • Daha az güç harcaması
  • Daha iyi kapsama
  • Örnekle açıklama

Bir futbol sahasının çimlerini yer değiştirmeyen ve her yöne su veren cihazlarla sulamaya çalıştığımızı varsayalım. Burada iki seçimimiz var:

  • Ortaya kocaman bir sulama cihazı koymak
  • Sahanın muhtelif yerlerine birkaç adet, daha az alanı sulayan cihazlar koymak

İlk seçimde bazı sorunlarla karşılaşırız:

  • Sahanın ortası, kenarlarına göre çok daha fazla sulanmış olur
  • Diğer yöntem ile karşılaştırıldığında, bu yöntem daha fazla su harcar
  • Saha yuvarlak değil dikdörtgendir (oysaki sulama cihazı dairesel bir alanı sular), dolayısıyla tüm sahayı sulamak istiyorsak tribünlerin de bir bölümü sulanmış olacaktır!

Oysaki ikinci seçimde sahanın her yeri eşit su alır. Buna ek olarak, her sulama cihazının sulama alanı daha dar olduğu için, tribünlerin sulanmamasını sağlayabiliriz (ama her durumda biraz ıslanacaktır, ayrı konu).

  • Örnek ile radyo arasındaki bağ

Kapsama alanı, aynı çim sulamak gibi bir iştir: eğer tüm Türkiye’yi tek bir anten kullanarak kapsamaya çalışırsak insanların anten ile konuşabilmek için daha fazla enerji harcaması gerekecektir. Buna ek olarak, antene yakın olanların telefonları düzgün çalışacak, antenden uzak olanlar iletişim sorunları çekecektir.

Raslantısal olarak, futbol sahası da Türkiye de dikdörtgensel bir şekle sahiptir, dolayısıyla “tribünlerin sulanması” şebekenin komşu ülkelerde yayın yapması anlamına gelmektedir. Bu, lisanslama konusunda ciddi sorunlar doğurur!

  • Çözülen diğer sorunlar

Her baz istasyonu, belli bir kapasiteye sahiptir: bu sayı, GSM 900’de yüzlerle, GSM 1800’de binlerle, 3G’de ise gigabitlerle ifade edilse bile her durumda bir sonu vardır. Dolayısıyla, büyük bir bölgeye tek antenden hizmet vermek saçma olacaktır. Hücresel sistemde, her hücre bir alana hizmet verdiği ve o alandaki insan sayısı aşağı-yukarı belli olduğu için yük dağıtımı yapılabilmektedir.

2.2) Baz İstasyonları;

Baz istasyonu, iki yönlü bir mobil ağ sisteminde yayın yapan birimdir.

Radyo sistemindeki bir antenden farklı olarak, baz istasyonu hem sinyal alır, hem de sinyal gönderir yani iki antenden oluşur. Günümüzde baz istasyonları değişik yönlere doğru değişik güçlerde yayın yapma kabiliyetine sahip olan tevcihli antenler kullanır. İnsanların dikkatini çekmemek için, baz istasyonları değişik boy ve şekillerde olabilir.

Baz kelimesi İngilizce base (temel taban esas) kelimesinin Türkçeye geçmiş şeklidir. Baz istasyonu cep telefonu ile haberleşmede elektro manyetik sinyalleri yayınlayan veya alan bir anten ile bir radyo verici alıcısıdır.

 

BTK Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun yönetmeliğine göre, baz istasyonlarında belirlenmiş güvenlik mesafesindeki cihaz başına düşen elektrik alanı sınır değeri 900 MHz için 10,26 V/m’yi, 1800 MHz için 15.1’i geçemez. Bu değerler ICNIRP (Uluslararası İyonlaşmamış Radyasyondan Korunma Komisyonu) tarafından belirlenen ve tüm operatörler tarafından referans alınan dünya standardı olan 41,2 V/m’nin 4 kat daha düşük seviyesine denk gelmektedir.

  • Baz İstasyonlarıyla İlgili Uluslararası Görüşler

1-Dünya Sağlık Örgütü 2000 yılında Cep Telefonları ve Baz İstasyonları ile ilgili temel veriler belgesi yayınladı. Bu belgede “Alınacak önlemler” bölümünde şu ifade yer almaktadır: “Mevcut bilimsel deliller, cep telefonu kullanımı için herhangi bir özel önlem alınması gerekliliği öngörmemektedir. Bireyler endişe duyuyorsa, arama sürelerini kısıtlayarak ya da cep telefonlarını baştan ve vücuttan uzak tutmak için ‘hands-free’e (uzaktan konuşma) özelliği olan cihazları kullanarak kendileri ve çocuklarının RF maruz kalma oranlarını kısıtlamayı tercih edebilirler.”

2-Dünya Sağlık Örgütü 2006 yılında baz istasyonları ve kablosuz teknolojiler ile ilgili temel veriler belgesi yayınladı. Bu belge, baz istasyonları çevresinde kanser kütlesi oluşumu ve uyku ve kardiyovasküler problemler gibi semptomların görülmesine ilişkin bilimsel delilleri özetlemekteydi. Sonuç bölümündeki ifadeye göre; “son derece düşük yayılım seviyeleri ve bugüne kadar toplanan araştırma sonuçları göz önünde bulundurulduğunda, baz istasyonları ve kablosuz şebekelerin yaydığı zayıf RF (radyo frekans) sinyallerinin olumsuz sağlık etkilerine yol açtığı yönünde ikna edici hiçbir bilimsel kanıt bulunmamaktadır.”

3-Bağımsız uzmanlar tarafından çok sayıda inceleme yapılmıştır ve hiçbirinde, Uluslararası İyonlaştırmayan Radyasyondan Korunma Komisyonu (ICNIRP) tarafından belirlenen limitlerin altında kalan seviyelerde radyo frekans alanlarına maruz kalınmasının, sağlık üzerinde olumsuz etkisi olduğu yönünde bir sonuca ulaşılmamıştır. Cep telefonları ve baz istasyonları, insanların öngörülen seviyelerin üzerinde bir seviyede radyo frekans alanına maruz kalmamasını teminen tasarlanmıştır ve işletilmektedir. (BTK Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, dünya genelinde iyonize olmayan radyasyon limitlerini belirleyen, dünyada en çok tercih edilen, en güvenilir otorite olan ICNIRP’ı referans almaktadır.)

4-Frekans spektrumun çok çeşitli kısımlarına maruz kalmanın sağlık üzerindeki muhtemel etkileri konusunda kapsamlı bir araştırma yapılmıştır. Bugüne kadar yapılan tüm incelemeler, ICNIRP EMF (Elektro Manyetik Alan) Talimatlarında tavsiye edilen limitlerin altında kalan ve 0–300 GHz frekansları aralığını kapsayan maruziyetlerin, sağlık açısından bilinen olumsuz bir etkisinin olmadığını göstermektedir. Ancak, sağlık açısından riskleri tespit etmek için daha iyi bir değerlendirme yapmadan önce, bilgilerdeki eksikliklerin tamamlanması gerekir. (WHO, IEMF web sitesi, http://www.who.int/peh-emf/research/en/ 26 Eylül 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., 27 Eylül 2006)

  • Mikrodalgaların kanser yapıcı etkisi

Cep telefonları ile baz istasyonları arasında sistem mantığı gereği ısı ışın yaymaz. Mikrodalga etkisi yoktur. Mikrodalga etkisinin zararları aşağıda anlatılmakta olsa da baz istasyonlarının çalışma mantığı mikro dalga ile karıştırılmamalıdır. Mikrodalgaların kanser ile ilişkisi üç şekildedir: Mikrodalganın kendisinin kanseri oluşturması, kanser yapıcı maddelerin hücreye girişini kolaylaştırması veya mevcut kanserli ortamın yaygınlaşmasını hızlandırması. Mikrodalga, DNA’yı onararak kanseri engelleyen melatonini azaltmakta ve dolayısıyla tümörü, lenfom (lenf bezi kanseri), ben kanseri, erbezi tümörü, çocukluk kanserleri meydana gelmektedir. Buna ek olarak mikrodalgaların kan içerisindeki anti-oksidanları azalttığı da gözlenmiştir. Bu da serbest radikallerin miktarını arttırıp genel kanser riskini arttırırken yaşlanmayı da hızlandırmaktadır. Baz istasyonları çalışma mantığı olarak ısı ışın yaymadığından mikro dalga etkisi yoktur. Bu nedenle insan sağlığı üzerinde kanıtlanan hiçbir etkisi yoktur. Btk yine de işi sık tutup sistemleri güvenlik mesafesi ve kurallarına göre kurdurmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü, TÜBİTAK raporları cep telefonu baz istasyonlarının zararsız olduğunu desteklemektedir. Baz istasyonları GSM-900, GSM-1800 ve GSM-1900 frekans bantlarından yayın yapmakta ve bu yayınlar radyo / televizyon sinyallerinin çok altındadır. Baz istasyonu sinyalleri için uluslararası standartlar ölçüsünde azami limit değer 40 V/metredir. Türkiye’de 10 V/metre üst limit değerler uygulanmaktadır.

3. IMT Advanced;

  • International Mobile Telecommunications-Advanced (IMT-Advanced Standard)Uluslararası Telekomünikasyon Birliği’nin (ITU) ITU Radyo komünikasyon Sektörü (ITU-R) tarafından 2008 yılında yayınlanan gereksinimlerdir. 4G (veya bazen 4.5G olarak) cep telefonu ve İnternet erişimi olarak pazarlanmaktadır.
  • IMT-Advanced sistemi, dizüstü bilgisayarınkablosuz modemlerine, akıllı telefonlarına ve diğer mobil cihazlara kapsamlı ve güvenli bir tüm internet protokolü tabanlı mobil geniş bant çözümü sağlar. Kullanıcılara ultra geniş bant İnternet erişimi, IP üzerinden ses, oyun hizmetleri ve akışlı multimedya gibi olanaklar sağlanabilir.
  • IMT-Advanced, mobil geniş bant erişimi, multimedya mesaj(MMS), görüntülü sohbet, mobil TV gibi hizmet kalitesini (QoS), hız gereksinimlerini ve aynı zamanda yüksek çözünürlüklü yeni hizmetleri karşılamayı amaçlamaktadır.[3] 4G, kablosuz yerel alan ağlarında dolaşıma izin verebilir ve dijital video yayın sistemleriyle etkileşime girebilir.
// Hedefler
  • 4G, hizmet kalitesi (HK) ve kablosuz geniş bant erişimi, Çok ortamlı mesajlaşma hizmeti, video sohbet, taşınabilir TV, yüksek çözünürlüklü TV kapsamı, DVB, gibi gelecek olan uygulamaların hız gerekliliklerini oturtmak, ses ve veriler gibi minimal hizmet ve “herhangi bir zamanda-herhangi bir yerde” gerçekleşen diğer hizmetler için geliştirilmiştir. 4G çalışma grubu, aşağıda yer alan konuları, 4G kablosuz iletişim standardının hedefleri olarak tanımlamış bulunmaktadır.
  • Işıksal iletimhızı ve verimliliğinde bir sistem (bit/s/Hz ve bit/s/Hz/site),
  • Yüksek şebeke kapasitesi: her hücrede daha fazla eşzamanlı kullanıcı,
  • Alıcı, istasyona göre, fiziksel olarak, yüksek hızlarda hareket ediyor olduğundan, 100 Mbit/s hızındaki nominal veriler ve alıcı ile istasyon 1 Gbit/s hızda, ITU-R tarafından oldukça sabit pozisyonlarda yer almaktadırlar.
  • Dünyadaki herhangi iki nokta arasındaki, en azından 100 Mbit/s veri hızı.
  • Türdeş olmayan ağlar arasında düzgün yayınım,
  • Kusursuz bağlantı ve birden fazla ağ arasında küresel dolaşım,
  • Gelecek nesil çoklu ortam destekleyicilerinde yüksek hizmet kalitesi (gerçek zamanlı ses, yüksek hızda bilgi, yüksek çözünürlüklü Tv-video içeriği, taşınabilir TV, vs.)
  • Mevcut kablosuz standartlarla birlikte işlerlik, ve
  • Paket anahtarlamalı ağ.

Özetle, 4G sistemi; tüm 4G kullanıcılarının minimum gereksinimlerini karşılamak için ağ kaynaklarını etkili bir biçimde kullanıp paylaştırması gerekir.

  1. DVB;

Sayısal Video Yayınlama, (İngilizce Digital Video Broadcasting kısaltması DVB olarak da bilinir), televizyon ve radyo yanında interaktif hizmetler (MHP, Mheg5, EPG, Teleteks, vs.) de aktarmaya yarayan sayısal televizyon yayın sistemidir. Yayın sistemini, içinde

  • televizyon endüstrisinden 270’in üzerinde firmanın bulunduğu konsorsiyum (DVB Project) tarafından oluşturulmuş yayın standartları dizisi oluşturur. Oluşturulan standartlar Avrupa standart organizasyonları tarafından yayınlanmaktadır (ETSI, CENELECve EBU).

DVB yayını, sayısal görüntü ve ses sıkıştırma yöntemleri sayesinde yayın kanalı (frekans) başına analog yayından daha çok programı barındırabilir. Video sıkıştırma için standart çözünürlükte (PAL için 720x576i) genellikle MPEG-2 ve yüksek çözünürlüklerde de (HDTV 1920x1080i veya 1280x720p) genellikle daha yeni ve verimli olan H.264 yöntemleri kullanılır. Ses için Mpeg1, Mpeg2, AAC ve HE-AAC sıkıştırma yöntemleri kullanılmaktadır. Yayın kalitesi DVB’de analog yayına göre çok daha yüksektir; kullanılan modülasyon ve hata önleme sistemleri sayesinde daha düşük yayın gücü ile daha geniş bölgelere hatasız olarak sayısal televizyon yayını aktarılabilmektedir. DVB sistemi, şifreli yayınlar için de altyapı oluşturarak yayıncı kuruluşlar vasıtasıyla paralı televizyon (Pay TV) ve İzle-ve-Öde (Pay-per-View) gibi iş modellerinin oluşmasını sağlamıştır.

// Aktarma Biçimleri
  • DVB’nin birbirinden farklı aktarma yolları vardır.
    • DVB-SUydu ile aktarma
    • DVB-CKablo ağları üzerinden aktarma
    • DVB-TSayısal Karasal Yayıncılık
    • DVB-HMobil cihazlara aktarma
    • DVB-IPIIP bazlı bilgisayar ağları üzerinden aktarma
    • DVB-RC(S/C/T)Veri aktarımı için
    • DVB-SIServis bilgilerinin aktarımı için
    • DVB-SHUydu üzerinden mobil cihazlar için aktarımı için
// Farklılıklar
  • DVB-S (Uydu)

    • Kiplemeçeşidi: QPSK
    • Aktarma Kapasitesi: 33-38 Mbit/s
    • Taşınabilirlik:sabit, koşullu taşınabilir

    DVB-C (Kablo)

    • Kiplemeçeşidi: 64-256QAM
    • Aktarma Kapasitesi: 38 Mbit/s
    • Taşınabilirlik: sabit

    DVB-T (Karasal)

    • Kiplemeçeşidi: QPSK, 16-QAM, 64-QAM
    • Aktarma Kapasitesi: 4-22 Mbit/s
    • Taşınabilirlik: sabit, taşınabilir, mobil
// Kablosuz Sistemlerin Gelişimi
  • İlk Nesil

  • Bu nesilden olan sistemlerin hemen hemen hepsi, sesin, esas trafik olduğu düşüncesini taşıyan analog sistemlerdi. Bu sistemler, sık sık, üçüncü şahıslar tarafından, dinlenebilyordu. Standartlardan bazıları, NMT, AMPS, Hicap, CDPD, Mobitex, DataTac dır.

  • NMT;

1G ilk nesil kablosuz telefon teknolojisidir. Mobil telsiz telefon sistemlerinin (0G olarak bilinir) yerini aldı. 1980’li yıllarda oluşturulan bu teknoloji, hücresel bir ağ sistemi kullanır.

  • Avantajları

1G, hücresel bir teknoloji kullanır ve hücreler arası geçiş desteği sunar. Dolayısıyla:

  • Geniş kapsama alanı
  • Yüksek kapasite
  • Yük dağıtımıolanağı

sunar. Buna ek olarak, 1G ile ortaya atılan dolaşım (roaming) tekniği sayesinde 1G cihazların birçok ağda kullanılabilmesi, dolayısıyla telefon değiştirmeden yurt dışında da görüşme olanağı sunulmuştur.

  • Dezavantajlar

1G, analog veri akışı teknolojisini kullanır. Bunun sonucu olarak:

  • Enterferanslara dayanıklı değildir.
  • İsteyen her kişi, her 1G telefon görüşmesini dinleyebilir.
  • Veri iletişimi gibi hizmetlere olanak tanımaz.

Bu sorunlar 2G standardı ile aşılmıştır.

  • İkinci Nesil

Ana madde: 2G

Bu nesile ait olan tüm standartlar, ticari merkezli olup, dijital şekildeydiler. Şu anki pazarın, yaklaşık %60’ına, Avrupa standartları egemen bulunmaktadır. İkinci nesil standartlar, GSM, iDEN, D-AMPS, IS-95, PDC, CSD, PHS, GPRS, HSCSD, ve WiDEN dir.

  • Üçüncü Nesil

Ana madde: 3G

3G, abone sayısında (şebeke kapasitesindeki artış) artış gösteren talepleri, yüksek hızda veri iletimi ve çok ortamlı uygulamalar için gerekli olan hızları karşılamak için, değişikliğe başlamıştır. Bu standarttaki sistemler, temel olarak, 2G sistemlerine ait doğrusal bir gelişimdir. Bunlar, bir tanesi, devre anahtarlamalı düğümleri kapsayan ve bir diğeri, paket yönlendirmeli düğümleri kapsayan, iki paralel altyapıya dayandırılmaktadır.

UTB, IMT-2000 ilk adımının bir parçası olarak, üçüncü nesil şeklindeki hava arabirim teknolojilerine ait özel bir seti tanımlamaktadır. Şu an, 2G’den 3G sistemine geçiş olmaktadır. Bu geçişin bir parçası olarak, pek çok teknoloji, standart hale getirilmektedir.

2G’den 3G’ye: 2.75G – GSM Gelişimi için geliştirilmiş veri hızları EDGE ve EGPRS, 3G – CDMA 2000,W-CDMA or UMTS (3GSM), FOMA, 1xEV-DO/IS-856, TD-SCDMA, GAN/UMA.

Benzer şekilde, 3G’den 4G’ye: 3.5G – HSDPA, HSUPA, Super3G – HSOPA/UVG,HSPA-21, HSPA-43, HSPA-84 3.95G- Long Term HSPA Evolution (LTHE)

  • Bileşenler
  • Erişim şemaları

Kablosuz standartlar gelişiminin gerektirdiği gibi, kullanılan erişim teknikleri, verimlilik, kapasite ve ölçümlenebilirliktede sergilenmiştir. Birinci nesil kablosuz standartlar, düz TDMA ve FDMA kullanmışlardır. Kablosuz kanallarda, çoklu etkiyi azaltmak için, geniş denetleme süreçleri gerektirdiğinden, TDMA’nın, çok fazla veri sınıf kanalları işleme alınmasında daha az verimli olduğu kanıtlanmıştır.Benzer biçimde FDMA taşıyıcılar arasındaki engellemelerden sakınmak için daha fazla bant genişliği harcamaktadır. Dolayısıyla 2G sistemlerde FDMA ve TDMA’dan türetilen ve CDMA denilen yeni bir erişim planı kullanılmıştır. CDMA’nın kullanımı sistem kapasitesini artırdı ve aynı zamanda sistem üzerindeki sıkı sınırların yerini daha gevşekleri almıştır.Bu erişim planı çok yollu kanalları kullanmak için yeterince etkili olduğundan dolayı güncelleme hızı da artmıştır. CDMA erişim şemalarından IS-2000, UMTS, HSXPA, 1xEV-DO, TD-CDMA ve TD-SCDMA’nın kullanılması 3G sisteminin kullanımını mümkün kılmıştır. CDMA’in tek sorunu zayıf spektrum esnekliği ve ölçeklenirliğinden kaynaklanmaktadır. Son zamanlarda, OFDMA, tek taşıyıcılı FDMA, ayrıştırılmış FDMA ve MC-CDMA gibi yeni erişim şemaları yeni nesil işlemler için daha fazla önem kazanmaktadır. WiMax uydu-yer bağı ve yer-uydu bağında OFDMA kullanmaktadır. İleriki nesiller için uydu-yer bağında UMTS, OFDMA düşünülmektedir. Ters olarak,yer-uydu bağlantısında yükselteçlerin PAPR’la ilgili çizgisel olmayan işlemlerinin sonuçlarına daha fazla etki ettiğinden dolayı IFDMA’nın kullanılması düşünülmektedir. IFDMA daha az güç dalgalanması sağlar ve bu da yükselteçin sonuçlarını etkiler. Benzer biçimde, MC-CDMA de IEEE 802.20 standardı şartlarına uygunluk gösterir. Bu akış şemaları CDMA gibi daha eski teknolojilerle aynı etkiyi göstermektedir. Farklı olarak ölçülebilirlik ve yüksek veri değeri gösterilebilir. Bahsedilen erişim tekniklerinin diğer önemli avantajı da alıcılardaki eşitlemenin daha az karmaşık olmasıdır.Bu özellikle MIMO ortamları için ek bir avantajdır çünkü MIMO sistemlerinin uzamsal çoklama nakilleri, alıcılardaki eşitlemede yüksek karışıklığa neden olmaktadır Bu çoklama sistemlerinin geliştirilmesine ek olarak, geliştirilmiş modülasyon teknikleri kullanılır. Oysaki genişçe bir kullanım alanına sahip önceki sistemler yerine, 3GPP Uzun dönemli değişim standartlarıyla kullanılmak üzere 64QAM gibi daha etkili sistemler önerilmiştir.

  • IPv6

Biri, anahtarlı devre, diğeri anahtarlı paket şebeke düğümleri kapsayan, iki paralel altyapıya dayalı 3G’nin aksine, 4G, sadece, anahtarlayan pakete dayandırılacaktır. Verilerin iletiminde biraz gecikme süresini gerekli kılmaktadır. Genel olarak, 4.nesil kablosuz şebekelerin, doğrudan adreslenebilir ve yolu çizilebilir olan pek çok sayıdaki kablosuz cihazı destekleyeceğine inanılmaktadır. İşte bu yüzden, 4G bağlamında (IPv6), kablosuz çalışan çok sayıda cihazı destekleyebilen şebeke tabaka teknoloji ve standardı önemlidir. (IP) adresleri sayısının artırılması yolu ile, pek çok cihaz grubu arasındaki sınırlı bir sayıdaki adreslerin bir paylaşım yöntemi olan Şebeke Adres Çevrimi (ŞAÇ)ne olan ihtiyacı ortadan kaldırmaktadır. IP adresi sayılarının artmasıyla, özellikle 4G bağlamında, IPv6 daha dayanıklı, daha güvenli ve iletim optimizasyon kabiliyeti daha yüksek uygulamalar sağlamaktadır. IPv6’daki uygun adres boşluğu ve adresleme bitlerinin sayısıyla, 4G ağ ve hizmetlerinin yayılmasına yardım edebilecek uygulama ve aygıtlar için birçok yenilikçi kodlama şemaları geliştirilebilir.

  1. IP Adresi;
  • İnternet’e bağlanan her cihaza, İnternet Servis Sağlayıcısıtarafından bir “public” IP adresi atanır ve internete bağlı cihazlar birbirleriyle bu “public” IP adresleri üzerinden ulaşırlar. IP adresine sahip iki farklı cihaz aynı ağda olmadıkları durumlarda, yönlendiriciler (router) ya da yönlendirme (routing) özelliği olan cihazlar vasıtası ile birbirleri ile iletişim kurarlar.
  • IP adresleri şu anda yaygın kullanımda olan IPv4adresleri 32 bit boyutunda olup, noktalarla ayrılmış 4 adet onluk düzendeki sayılarla gösterilirler. Örneğin: 192.168.10.5 (Bu örnekte verilen IP adresi özel (private) IP adresi olarak tanımlanır ve sadece lokal ağlar da iletişim sağlayabilir. Diğer ağlar ile iletişim sağlanabilmesi için cihazın genel (public) IP adresine sahip olması gerekmektedir.)
  • Bazı internet sayfalarına, o sayfaların IP adresleri ile de bağlanılabilir. Ancak bu IP adreslerinin hangi sayfalara ait olduklarını bilebilmek pratikte çok mümkün olmadığından IP adreslerine karşılık gelen bir alan adısistemi kullanılmaktadır. Alan Adı Sunucuları’ndan (DNS –Domain Name System) oluşan hiyerarşik bir sistem, hangi alan adının hangi IP adresine karşılık geldiği bilgisini eşler.
  • YönlendiricilerIP paketleri iletme görevlerini IP paket başlıklarında yer alan IP adreslerine göre gerçekleştirirler. IP’nin ilk büyük versiyonu İnternet Protokolü Sürüm 4’tür. IPv4 internette baskın olan bir protokoldür. Onun halefi İnternet Protokolü Sürüm 6 (IPv6)’dır. IPv6, internete bağlanan cihaz sayısının artmasından ve bu cihazlara yetecek sayıda IP adresi verilmesini sağlama zorunluluğundan ortaya çıkmıştır.
  • IP adresi(İngilizce: Internet Protocol address), interneti ya da TCP/IP protokolünü kullanan diğer paket anahtarlamalı ağlara bağlı cihazların, ağ üzerinden birbirleri ile veri alışverişi yapmak için kullandıkları adres.

    İnternet iletişim kuralları dizisi

    OSI modeli

     

    Katman

    İletişim kuralları

    7.

    Uygulama katmanı

    HTTPDNSSMTPFTPTFTPUUCPNNTPSSLSSHIRCSNMPSIPRTPTelnet, …

    6.

    Sunum katmanı

    ISO 8822ISO 8823ISO 8824ITU-T T.73ITU-T X.409, …

    5.

    Oturum katmanı

    NFSSMBISO 8326ISO 8327ITU-T T.6299, …

    4.

    Ulaşım katmanı

    TCPUDPSCTPDCCP, …

    3.

    Ağ katmanı

    IP, IPv4IPv6ICMPARPİnternet Grup Yönetim ProtokolüIPX,…

    2.

    Veri bağlantısı katmanı

    EthernetHDLC, Wi-Fi, Token ring, FDDIPPPL2TP

    1.

    Donanım katmanı

    ISDNRS-232EIA-422RS-449EIA-485, …

// Datagramın Yapısı

Her datagramın iki bileşeni vardır. Bir başlık ve bir yük. Yük, taşınan veridir.

  1. Datagram;

Datagram varış saati, düzeni ve teslimi garanti edilemeyen paket anahtarlamalı bir ağ ile ilişkilendirilmiş temel bir aktarım ünitesidir. Datagramlarda başlıkta datagramı internet üzerinde yönlendirebilmek için gerekli bilgiler bulunur. Hedef ve kaynak adresleri datagram başlığında birer alan olarak bulunur. Eğer bir datagram aynı ağ içerisinde bulunan bir bilgisayara gönderilmediyse, ağ geçidi üzerinden belirtilen noktaya ulaşmak üzere gönderilir.

  • Datagramda taşınan veri miktarı sabit değildir. Kullanım amacına göre veri miktarını gönderen belirler. Eğer datagramın boyutu MTU’ yu aşarsa veri parçalanır. Orijinal yani parçalanmamış olan datagramın Fragment Offset kısmı 0′ dır ve parçalandıkça Fragment Offset değeri artar. Bir datagram en fazla 8192 parçaya ayrılır. Veri karşı tarafta bu numaraya göre birleştirilir.
  • Genelde datagram ve paket kavramları aynı anlamda kullanılsa da aralarında farklar vardır. İlk olarak datagram kavramı genelde güvenilmez bir servisin paketleri için ayrılırken, paket kavramı paket olarak biçimlendirilmiş herhangi bir mesaj için geçerlidir. Datagramın karşı tarafa iletilip iletilmediği güvenilmeyen servislerde kullanıcıya bildirilmez. Örnek olarak, IPkendisi güvenilmez bir hizmet vermektedir ve IP üzerinden UDP de güvenilmez servislerden birisidir. Bu yüzden UDP paketleri genelde datagram olarak adlandırılır. İkinci olarak, eğer bir datagram parçalanırsa, datagramın parçaları artık datagram olarak değil paket olarak anılacaktır.
// IP Adresleme ve Yönlendirme

IP adresleme IP adreslerinin atamasını ve ilişkili parametrelerin arabirimlerini barındırmayı gerektirir. Adres uzayı ağlara ve alt ağlara ayrılır, ağın tanımını ve yönlendirme öneklerini içerir. IP yönlendirme bütün ana bilgisayarlardan olduğu gibi yönlendiriciler tarafından da gerçekleştirilir ve asıl işlevi ağ sınırları boyunca paketleri ulaştırmaktır.

  1. IP Yönlendirme;

İnternette paketlerin hedeflerine ulaştırılması yönlendirici (router) adı verilen ve bu amaçla özel alarak tasarlanmış bilgisayarlar tarafından gerçekleştirilir. Yönlendiriciler, IP paketinin başlığında bulunan hedef adres bilgisini kullanarak bu paketleri diğer yönlendiricilere iletirler. Bu işlem paket hedefine ulaşıncaya kadar devam eder. Bu işleme IP Yönlendirme veya routing adı verilir. Yönlendiriciler tuttukları yönlendirme tablolarına göre paketleri alıcılara nasıl göndereceklerine karar verirler. Yönlendirme tabloları iki şekilde oluşturulur:

  1. Ağ yöneticisi kendisi tanımlayabilir. Genelde bir ya da birkaç yere bağlantısı olan ağlarda bu yöntem kullanılır. Statik yönlendirme olarak adlandırılır. Ağdaki herhangi bir değişiklik durumunda tanımların yeniden elle değiştirilmesi gerekir.
  2. Yönlendirme algoritmaları tarafından hesaplanarak oluşturulur. Ağ yöneticisinin önceden bazı tanımlamalar ve filtreleme girmesi gerekir. Ağda herhangi bir değişiklik olduğunda alternatif yollar otomatik olarak bulunur. Dinamik yönlendirme olarak adlandırılır. RIP, OSPF, BGP en çok kullanılan dinamik yönlendirme protokolleridir.

Statik ve dinamik yönlendirmenin birlikte kullanıldığı durumlarda, statik yönlendirmenin önceliği vardır.
Yönlendirme işlemi 3. katman fonksiyonu olduğu için yönlendiriciler 3. katman cihazlar olarak sınıflandırılırlar. Bu ifade doğrudur ancak yönlendiriciler daha üst katmanlarda tanımlı fonksiyonlara da sahip olabilirler. Örneğin günümüz yönlendiricilerinin çoğu 4. katmanda TCP/UDP port filtreleme işlemlerini yapabilmekte, yönetim maksatlı olarak üzerlerinde telnet, ftp, web gibi sunucular çalıştırılmaktadır.

  • Yönlendirme Yöntemleri

Bağlantılı Yönlendirme: Bu tür yönlendirmede veri göndermeden önce kaynak ve varış makineleri arasında bir sanal devre kurulur. Veri gönderme süresince bu sanal devre tutulur, veri gönderme işlemi bitince bırakılır. Her çağrıya bir sanal devre numarası verilir. Sanal devre numarasının yol boyunca aynı olması gerekmez; her düğümde farklı sanal devre numaraları verilebilir. Bağlantılı yönlendirmede kaynak ve varış adresi yerine sanal devre numaraları bulunduğundan paket başlıkları kısadır. Her paket için yönlendiricinin yeniden yönlendirme yapması gerekmez. Bu nedenle paketler varış adreslerine daha hızlı erişirler. Dolayısıyla bu tip yönlendirme büyük miktardaki bilgi iletimi için daha verimli bir yöntemdir. Bağlantısız Yönlendirme: Bu yöntemde, yönlendirici kendisine gelen her paketi tampon belleğine alır, paketin varış adresini ve yönlendirme tablosunu inceleyerek paketi varış adresine giden en uygun yöne gönderir. Bağlantısız yönlendirmede, yönlendirici kendisine gelen her paket için aynı işlemleri tekrarlar ve belirli bir sırada gelen paketleri farklı yollar üzerinden gönderebilir. Bu yöntemin uygulandığı ağlara “datagram ağları” denir. Bağlantısız yönlendirmede, ağ katmanının taşıma katmanından aldığı her veri birimi bağımsız datagram olarak iletilir. Datagramın hangi fiziksel bağlantı üzerinden gönderileceğine datagram yönlendiriciye ulaştığı zaman karar verilir. Datagramlar ön eklerinde kaynak ve varış adreslerini taşırlar. Datagramlar varış makinesine sıraları bozulmuş olarak erişebilirler ya da hiç erişmeyebilirler. Kısa mesajların iletimi için datagram yöntemi sanal devre yöntemine göre daha verimlidir. Çünkü kısa mesajların iletiminde sanal devre kurmak için gerekli süre, kısa ön ekler için kullanılan süreden fazla olabilir.

  • Gelişmiş Anten Sistemleri

Anten iletişimlerindeki performans, kesinlikle, bir anten sistemindeki gelişimlere bağlıdır. Son zamanlarda, yüksek hız, çok güvenilirlik ve uzun dizi iletişimleri gibi 4G sistemleri hedefini kazanmak için birden fazla organı etkileyen anten teknolojileri ortaya çıkmaktadır. 90’lı yılların başlarında, veri iletişimine ait artan veri hızı ihtiyaçlarını karşılamak için, pek çok iletim programları, önerilmiştir. Bir teknoloji, uzamsal çoklama, bant genişliği korunumu ve güç verimliliği ile önem kazanmıştır. Uzamsal çoklama, verici ve alıcıda, çok çeşitli antenlerin konuşlandırılmasını gerektirmektedir. Ondan sonra, bağımsız akımlar, eşzamanlı olarak, tüm antenlerden iletilebilir. Bu, verilerin hızını, en az sayıdaki alıcı ve verici antenlerle eşit sayıdaki çok değişik katlar içerisinde artırır. Bu, Çoklu -giriş çoklu-çıkış iletişimleri (ÇGÇİ)olarak adlandırılır. Bundan başka, gücünü kaybeden kanallardaki yüksek hızlı verilerin iletimindeki güvenilirlik, verici ya da alıcıda, daha fazla anten kullanılması ile geliştirilebilir. Bu, ilet ya da değişimi al olarak adlandırılmaktadır. İletim-alım farklılığı ve iletim uzamsal çoklaması, iletide kanal bilgisi gerektirmeyen uzay zamanlı kodlama tekniklerine sınıflandırılabilir. Diğer kategori de vericide kanal bilgisi kullanan kapalı döngü çoklu anten teknolojisidir.

  • Yazılım tanımlamalı telsiz telefon

YTTT, açık, kablosuz yapı şekillerinden biridir. 4G, kablosuz standartlar toplamı olduğundan, 4G cihazının, en son hali, çeşitli standartları oluşturacaktır. Bu, telsiz telefon yakınsaması alanı içinde sınıflandırılan YTTT teknolojisi kullanılarak, etkili bir şekilde gerçekleştirilecektir.

  • Gelişimler

Bir japon şirketi olan NTT DoCoMo, hareket halinde iken 100 Mbit/s ve sabit halde iken 1 Gbit/s ‘de VSF-OFCDM diye adlandırılan 4×4 MIMO bir prototip olan bir 4K iletişim sistemi prototipini denemektedir. NTT bu aralar 12×12 MIMO ile 10 km/s hızla hareket ederken 5 Gbit/s’e ulaştı ve ayrıca ilk ticari ağıda 2010 da yaymayı planlıyor. İrlandalı bir sabit ve geniş bant şirketi olan Digiweb, İrlanda Telecoms düzenleyici ComReg’den mobil iletişimler ruhsatı almış olduğunu beyan etmiş bulunmaktadır. Bu hizmet, “088” mobil kodu ile irlanda içerisinde ve 4K mobil iletişimlerin sağlanmasında piyasaya çıkarılacaktır. Yaygın ağlar; kullanıcıların eş zamanlı birkaç kablosuz erişim teknolojisine bağlanabildiği ve muntazam biçimde bu ağlarda dolaşabildiği amorf ve tamamen varsayımsal kavramlardır. (Bkz. el değiştirme, IEEE 802.21). Bu erişim teknolojileri Wi-Fi, UMTS, EDGE, veya herhangi bir gelecek erişim teknolojisi olabilir. Bu kavrama ayrıca spektrum kullanımı ve iletim gücünün etkili yönetiminin yanında yaygın bir ağ oluşturacak şebeke dağıtım protokollerinin kullanımını sağlayacak bir hızlı-radyo (kavramsal radyo teknolojisi olarak da bilinir) teknolojisi de dahildir. Sprint 2008 yılında, 100 milyondan fazla insana ulaşan bir şebekeyi konuşlandırma planları ile 2007 yılı sonu itibarı ile deneme pazarlarında, 4G hizmetlerini başlatmayı planlamaktadır. Alman WiMAX operatörü Alman Geniş Bant Hizmetleri (AGBH) Magdeburg ve Dessau’da WiMAX hizmetlerini (DSLonair) başlattı. Abonelere aylık 9,95 euro fiyatlandırma ile 2 Mbps indirme / 300 Kbps yükleme bağlantı hızı ve 1.5 GB aylık trafik hakkı veren bir tarife planı sunuldu. Ayrıca abonelerden bir kereye mahsus olmak üzere 16,99 euro bağlantı ve 69,90 euro teçhizat ve kurulum ücreti talep edilmektedir. DBD Aralık 2006 da WiMAX için ulusal bir ek lisans aldı ve yine aynı tarihte Berlin, Leipzig ve Dresden’de hizmet vermeye başladı. Amerikan WiMAX servis sağlayıcısı Clearwire New York Nasdaq’da ilk çıkışını 8 Mart 2007’de yapmıştır. IPO, Merrill Lynch, Morgan Stanley ve JP Morgan tarafından finanse edilmiştir. Clearwire her hissesi 25$ olmak üzere 24 milyon hisse senedi satmıştır. Bu da Clearwire’ın kasasına 600 milyon $ koymuştur ve şirkete 3,9 milyar dolarlık bir pazar değeri sağlamıştır.

  • Uygulamalar

4G’nin en önemli uygulaması net değildir, ama buna rağmen, 4G şebekeleri tarafından sunulan gelişmiş bant genişlikleri ve veri yayılımı, yayımlanacak olup, daha önceleri, olanaksız durumda bulunan ürün ve hizmetleri sağlayacaktır. Belki de “en önemli uygulama”, basitçe dile getirilecek olursa, internette, sürekli gezer halde olmak, sınırsız ve her ay gideri için makul bir kat hızına sahip olmak demektir. Mevcut 2.5G/3G/3.5G telefon işletimine dayanan hizmetler, sıklıkla pahalı ve uygulamada sınırlıdır.

15-30 Mbit/s hızlarında, 4G kullanıcılarına kesintisiz işlemde yüksek çözünürlüklü televizyon hizmeti sunmalıdır. 100 Mbit/s’te, DVD içerikli, örneğin bir film, çevrimdışı erişimde yaklaşık 5 dakika içerisinde indirilebilir.

Sabit WiMax ve Mobil WiMax’lar farklı sistemlerdir. Temmuz 2007 de uygulanan tüm WiMax’lar sabit “kablosuz ”dur ve bunlar bu şekilde 4G sistemine dahil değildir.

  • İlk 4G Kablosuz Standartları

Visant Stratejileri çalışmasına göre, bu alanda, çok sayıda rekabetçi olacaktır ve aşağıda yer alan yansımaları vermiştir.

  • WiMAX- 2010’a kadar 7,2 milyon birim (Sabit ve taşınabilir dahil)
  • Flash-OFDM- 2010’a kadar 13 milyon abone (sadece taşınabilir)
  • 3GPP’de UMTS’nin 3GPP Uzun Dönemli Değişimi- 2010’da 2 Milyar $ değerinde (dünya nüfusunun ~30%’u)
  • 3GPP2’de UMB
  • IEEE 802.20
  • IMT-Advanced (Super 4G)

IMT-Advanced Ar-Ge aşamasındaki bir mobil veri iletişimi standardıdır.1Gbps indirme ve yükleme hızı hedeflenmektedir.

// Türkiye'de 4G

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından kamuoyunda 4.5G olarak bilinen IMT Hizmet ve Altyapılarına İlişkin Yetkilendirme İhalesi 26 Ağustos 2015 tarihinde Ankara’da yapıldı.

IMT Yetkilendirme süresi 30 Nisan 2029 tarihine kadar olup, işletmeciler IMT hizmetlerinin sunumuna 1 Nisan 2016 saat 00:00’dan tarihinden itibaren başlamışlardır.

  • 4.5G;
  • LTE(İngilizce: Long-Term Evolution yani Uzun vadeli evrim), 4G LTE adı ile de pazarlanan GSM/EDGE ve UMTS/HSPA ağ teknolojilerine dayalı yüksek hızlı kablosuz veri aktarım standardı. Daha sonra LTE Advanced ve LTE Advanced Pro türleri geliştirildi.
  • 3GPPkapsamında geliştirilmeye başlanmıştır. LTE arayüzü 2G ve 3G iletişimi desteklemektedir.
  • Bağlantı hızı, cep telefonlarında 300 Mbit/s’dir.
  • LTE standardı Mart 2011 yılında belirlenmiştir. 2012 yılında CDMA operatörleri LTE geçme planı yapmış, 2013 yılında ise hizmetler başlatılmıştır.
  • Herhangi bir zamanda herhangi bir yerde her çeşit ağ hizmetini tek bir noktada birleştiren 4G, tümüyle IP tabanlı, kablolu ya da kablosuz bilgisayar, tüketici elektroniği, iletişim teknolojileri ile iç ve dış ortamlarda kullanılacak, 100 Mbit/s- 1 Gbit/s arası veri iletim kapasitesini sağlayabilen tek sistemdir.
// Tarihçe
  • 2004 yılında NTT DoCoMotarafından Japonya’da önerilmiştir. İlk çalışmalar 2005 yılında başlamıştır. Mayıs 2007’de LTE/SAE önizleme sürümü geliştirilmiştir. Aralık 2009’da TeliaSonera firması tarafından ilk modem duyurulmuştur. Eylül 2010’da ilk LTE destekleyen telefon ( Samsung SCH-r900) üretilmiştir. Mart 2011 yılında LTE standardı belirlenmiştir. 2012 yılında CDMA operatörleri LTE geçme planı yapmıştır. 2013 yılında hizmetler başlatılmıştır.

  • Ülkelerin 4G LTE’ye geçme oranları
  • Tablodaki veriler Mayıs 2020’ye aittir.

·         No

Ülke(Bölge)

Oran

1

 Japonya

%96,3

2

 Güney Kore

%98,3

3

 ABD

%96,1

4

 Hollanda

%95,9

5

 Norveç

%95,7

6

 Tayvan

%95,3

7

 Hong Kong

%94,9

8

 Hindistan

%94,5

9

 Singapur

%94,2

10

 Avustralya

%94,0

40

 Türkiye

%86,9

// LTE-Advanced
  • LTE-Advanced sistemi, 4G LTE sistemi üzerine kurulu bir teknolojidir. Bazı operatörler bu sistemi 4.25G ya da 4.5G olarak lanse etmeye çalışsa da LTE-Advanced bir 4G sistemidir. LTE-Advanced’in LTE’den farkı, birden çok ayrı taşıyıcıyı birleştirerek 300/450 Mbps hızına ulaşılabilmesidir.

    İlk 2004 yılında 4G’ye bağlı LTE teknolojisini NTT DoCoMo firması Japonya’da duyurmuştur.17 Ağustos 2009’da ilk 4G testi ABD’nin Boston ve Seattle kentleri arasında dünyanın önde gelen iletişim şirketlerinden Verizon yoluyla yapılmıştır.

    Test sırasında görüntü, dosya indirme- yükleme, internette gezinti, ses aktarımı, Voice over Internet Protocol (VoIP) ile LTE 4G üzerinden denenmişti. Hizmetin tüm ABD’yi yayılması ise 2014 yılını buldu.

// Bize bir mesaj bırakın! Sorularınızı 7/24 cevaplamak için buradayız.

DANIŞMAYA İHTİYACINIZ VAR MI?