- info@mobilegeneration.com.tr
- Pzt. - Cum: 8.30 - 18.00
Sorunuz mu var ? Hemen bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Sorunuz mu var ? Hemen bizimle iletişime geçebilirsiniz.
Over 10 years we help companies reach their financial and branding goals. Engitech is a values-driven technology agency dedicated.
411 University St, Seattle, USA
engitech@oceanthemes.net
+1 -800-456-478-23
Telekomünikasyon’da 4G, dördüncü nesil kablosuz telefon teknolojisidir. 3G ve 2G standartlarının devamıdır. Diğer telekomünikasyon standartları gibi hücresel bir ağ sistemi kullanması ve üçüncü nesilde ortaya çıkan kapsama alanı sorunu başta olmak üzere bazı sorunları çözmesi beklenmektedir.
Telekomünikasyon’da 4G, dördüncü nesil kablosuz telefon teknolojisidir. 3G ve 2G standartlarının devamıdır. Diğer telekomünikasyon standartları gibi hücresel bir ağ sistemi kullanması ve üçüncü nesilde ortaya çıkan kapsama alanı sorunu başta olmak üzere bazı sorunları çözmesi beklenmektedir. Daha sonra 4G/4.5G (IMT Advanced) ve 4.5G/4.9G (LTE Advanced Pro) türleri geliştirildi.
Bağlantı hızı, cep telefonlarında 100 Mbps, Wi-Fi ağlarında 1Gbps’dir. Aynı zamanda wimax band genişliği ile aynı boydadır.
4G, iletişimler sisteminde, ‘dördüncü nesil’ terimine ait bir ilintilendirmedir. Bir 4G sistemi, daha önceki nesillerden daha yüksek veri hızları temeline dayanan herhangi bir zamanda, herhangi bir yerde, ses, veriler ve akan çoklu kitle iletişimin kullanıcılara hizmet verebileceği, uçtan uca IP çözümü sağlar.
Telekomünikasyon, Fransızca bir kelime olup kökeni bakımında Yunancadan gelen manası mesafe olan “-tele” eki ve Latince paylaşmak olan “coommunicare“dan alınarak 1904 yılında Fransız mühendis ve yazar Edouardo Estaunie tarafından Fransızcaya kazandırılmıştır.
Orta Çağ’da işaret ışığı çok yaygındı. Bu ışıklı işaretler mesafe olarak kısa oldukları için bunun dezavantajları çokça yaşanıyordu. 1792 de Fransız mühendis Claude Chappe Lille ve Paris arasında ilk düzenli görsel telgraf sistemini kurdu. Bu sistem niteliksiz işletmeci ve pahalı kulelerinden ve uzak mesafeden dolayı sıkıntı çekti. Sonuç olarak elektrikli telgraflardan oluşan rekabetten son ticari hat 1880 yılında terk edildi.
Posta güvercinleri farklı kültürler tarafından tarih boyunca kullanılmıştır. Güvercinlerin aslen Pers kökenli olduğu söylenmektedir ve askeri yardım için Romalılar tarafından da kullanıldı. Frontinus Julius Caesar’ın Galya’yı fethinde güvercinleri kullandığını söyledi. Yunanlarda güvercinleri kullanarak Olimpiyat Oyunlarında galip gelen isimlerini iletti.
Sir Charles Wheatstone ve Sir Fothergil Cooke 1837’de elektrikli telgrafı icat ettiler. Ayrıca ilk elektrikli ticari telgrafı 9 Nisan 1839 Wheastone ve Cooke tarafından inşa ettirilip açılmıştır. 27 Temmuz 1866 tarihinde ilk translantik telefon kablosu başarı ile tamamlandı.
Geleneksel telefon 1876 yılında Alexander Grahambell ve Elisha Gray tarafından icat edildi. Antonio Meucci 1846 yılında bir hat üzerinden ses ve elektrik iletimine izin veren bir cihaz icat etti. İlk ticarî telefon hizmetler 1878 ve 1879 yılında Atlantik’in iki yakasından New Heaven ve Londra şehirleri arasında inşa edildi.
İngiliz bilim insanı James Clerk Maxwell 1865 yılında elektronik olarak üretilen radyo dalgalarının yayılma teorisini kurmuş ve Alman fizikçisi Heinrich Hertz, 1888 yılında Maxwell’in teorisini pratik olarak gerçekleştirerek bu konuda öncülük etmişlerdir. Marconi ile birlikte 1898 yılında ilk radyo resmen doğmuş oldu. İlk kullanımı gemiden sahile haberleşme içindi. 1923 yılında yüksek frekans radyo dalgalarının İyonsfer’e çarparak dünyaya döndüğü ispatlanınca radyo, deniz aşırı haberleşme de dâhil olmak üzere hızla yaygınlaştı.
Televizyon, 1923 yılında John Logie Baird tarafından İngiltere’nin Hastings kasabasında icat edilmiştir. İlk televizyon görüntüsü ise yine Baird tarafından 1926 yılında yayımlanmıştır. Başlangıçta noktalar hâlinde ve titrek olan görüntülerin kalitesi Baird tarafından geliştirilmiştir. Baird’in televizyon sisteminde mekanik olarak döndürülen diskler kullanmasına karşın aynı dönemde Marconi-Emi sistemi gibi elektronik olarak işleyen rakip sistemler de üretildi. 1930’lu yılların başında televizyon elektronik eşya olarak satılmaya ve geniş kitlelere hitâp etmeye başladı. Örnek olarak: 1936 Berlin Yaz Olimpiyatları Almanya’da evlerdeki televizyonlardan izlendi.
Eylül 1940 tarihinde 11, George Stibitz New York’ta Karmaşık Sayı Hesaplama teleyazıcı kullanarak sorunları iletmek ve New Hampshire Dartmouth College geri bilgisayarlı sonuçlar almayı başardı. 60’ların başında The US Department of Defense tarafından desteklenen ağ çalışmalarından birisi, İnternet Protokolü’nü (IP) kullanan ilk ağ olan ARPANET’tir. ARPANET üzerinden ilk mesaj, Los Angeles’taki Kaliforniya Üniversitesi (UCLA)’daki Professor Leonard Kleinrock’un laboratuvarından, Stanford Research Institute (ISR)’de bulunan bir bilgisayara gönderildi. Yerel alan ağları (LAN) için iki popüler bağlantı protokolleri de 1970’lerde ortaya çıktı. Token Ring protokolü için bir patent Olof Soderblom tarafından 29 Ekim 1974 tarihinde açıldı.
Özellikleri
4G, tamamıyla IP tabanlı, kablolu veya kablosuz bilgisayar, tüketici elektroniği, iletişim teknolojileri ve iç ve dış ortamlarda sırası ile servis kalitesi ve yüksek güvenliğiyle herhangi bir zamanda herhangi bir yerde her türlü ağ hizmetini tek bir noktada birleştirerek makul fiyat ve tek faturalandırmayla gerçekleştirecek, 100 Mbit/s ila 1 Gbit/s veri iletim kapasitesini sağlayabilen sistemlerin sistemi ve ağların ağı olmayı hedefleyen bir hizmettir.n4G’ye bağlı LTE teknolojisini ilk Japonya’da NTT DoCoMo firması 2004 yılında duyurmuştur. 17 Ağustos 2009’da ilk 4G testi dünyanın önde gelen telekomünikasyon şirketlerinden Verizon tarafından yapılmıştır. ABD’nin Boston ve Seattle kentleri arasındaki test başarıyla tamamlanmıştır. Test sırasında video, dosya indirme ve yükleme, internette gezinti, ses transferi, Voice over Internet Protocol (VoIP) ile LTE 4G üzerinden denenmiştir. Hizmetin tüm ABD’yi yayılması ise 2014 yılını bulacak.
2. Kapsama Alanı;
2.1) Mobil Ağ;
Bir hücresel ağ, birkaç radyo hücresi (kısaca “hücre” de denir) kullanılarak yaratılmış bir kablosuz ağ tipidir. Her hücreye hizmet bir baz istasyonu tarafından verilir. Günümüzdeki popüler örnekleri GSM, DECT veya Wi-fi’dir.
Hücresel ağlar, normal ağlara göre birçok avantaja sahiptir:
Bir futbol sahasının çimlerini yer değiştirmeyen ve her yöne su veren cihazlarla sulamaya çalıştığımızı varsayalım. Burada iki seçimimiz var:
İlk seçimde bazı sorunlarla karşılaşırız:
Oysaki ikinci seçimde sahanın her yeri eşit su alır. Buna ek olarak, her sulama cihazının sulama alanı daha dar olduğu için, tribünlerin sulanmamasını sağlayabiliriz (ama her durumda biraz ıslanacaktır, ayrı konu).
Kapsama alanı, aynı çim sulamak gibi bir iştir: eğer tüm Türkiye’yi tek bir anten kullanarak kapsamaya çalışırsak insanların anten ile konuşabilmek için daha fazla enerji harcaması gerekecektir. Buna ek olarak, antene yakın olanların telefonları düzgün çalışacak, antenden uzak olanlar iletişim sorunları çekecektir.
Raslantısal olarak, futbol sahası da Türkiye de dikdörtgensel bir şekle sahiptir, dolayısıyla “tribünlerin sulanması” şebekenin komşu ülkelerde yayın yapması anlamına gelmektedir. Bu, lisanslama konusunda ciddi sorunlar doğurur!
Her baz istasyonu, belli bir kapasiteye sahiptir: bu sayı, GSM 900’de yüzlerle, GSM 1800’de binlerle, 3G’de ise gigabitlerle ifade edilse bile her durumda bir sonu vardır. Dolayısıyla, büyük bir bölgeye tek antenden hizmet vermek saçma olacaktır. Hücresel sistemde, her hücre bir alana hizmet verdiği ve o alandaki insan sayısı aşağı-yukarı belli olduğu için yük dağıtımı yapılabilmektedir.
2.2) Baz İstasyonları;
Baz istasyonu, iki yönlü bir mobil ağ sisteminde yayın yapan birimdir.
Radyo sistemindeki bir antenden farklı olarak, baz istasyonu hem sinyal alır, hem de sinyal gönderir yani iki antenden oluşur. Günümüzde baz istasyonları değişik yönlere doğru değişik güçlerde yayın yapma kabiliyetine sahip olan tevcihli antenler kullanır. İnsanların dikkatini çekmemek için, baz istasyonları değişik boy ve şekillerde olabilir.
Baz kelimesi İngilizce base (temel taban esas) kelimesinin Türkçeye geçmiş şeklidir. Baz istasyonu cep telefonu ile haberleşmede elektro manyetik sinyalleri yayınlayan veya alan bir anten ile bir radyo verici alıcısıdır.
BTK Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun yönetmeliğine göre, baz istasyonlarında belirlenmiş güvenlik mesafesindeki cihaz başına düşen elektrik alanı sınır değeri 900 MHz için 10,26 V/m’yi, 1800 MHz için 15.1’i geçemez. Bu değerler ICNIRP (Uluslararası İyonlaşmamış Radyasyondan Korunma Komisyonu) tarafından belirlenen ve tüm operatörler tarafından referans alınan dünya standardı olan 41,2 V/m’nin 4 kat daha düşük seviyesine denk gelmektedir.
1-Dünya Sağlık Örgütü 2000 yılında Cep Telefonları ve Baz İstasyonları ile ilgili temel veriler belgesi yayınladı. Bu belgede “Alınacak önlemler” bölümünde şu ifade yer almaktadır: “Mevcut bilimsel deliller, cep telefonu kullanımı için herhangi bir özel önlem alınması gerekliliği öngörmemektedir. Bireyler endişe duyuyorsa, arama sürelerini kısıtlayarak ya da cep telefonlarını baştan ve vücuttan uzak tutmak için ‘hands-free’e (uzaktan konuşma) özelliği olan cihazları kullanarak kendileri ve çocuklarının RF maruz kalma oranlarını kısıtlamayı tercih edebilirler.”
2-Dünya Sağlık Örgütü 2006 yılında baz istasyonları ve kablosuz teknolojiler ile ilgili temel veriler belgesi yayınladı. Bu belge, baz istasyonları çevresinde kanser kütlesi oluşumu ve uyku ve kardiyovasküler problemler gibi semptomların görülmesine ilişkin bilimsel delilleri özetlemekteydi. Sonuç bölümündeki ifadeye göre; “son derece düşük yayılım seviyeleri ve bugüne kadar toplanan araştırma sonuçları göz önünde bulundurulduğunda, baz istasyonları ve kablosuz şebekelerin yaydığı zayıf RF (radyo frekans) sinyallerinin olumsuz sağlık etkilerine yol açtığı yönünde ikna edici hiçbir bilimsel kanıt bulunmamaktadır.”
3-Bağımsız uzmanlar tarafından çok sayıda inceleme yapılmıştır ve hiçbirinde, Uluslararası İyonlaştırmayan Radyasyondan Korunma Komisyonu (ICNIRP) tarafından belirlenen limitlerin altında kalan seviyelerde radyo frekans alanlarına maruz kalınmasının, sağlık üzerinde olumsuz etkisi olduğu yönünde bir sonuca ulaşılmamıştır. Cep telefonları ve baz istasyonları, insanların öngörülen seviyelerin üzerinde bir seviyede radyo frekans alanına maruz kalmamasını teminen tasarlanmıştır ve işletilmektedir. (BTK Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, dünya genelinde iyonize olmayan radyasyon limitlerini belirleyen, dünyada en çok tercih edilen, en güvenilir otorite olan ICNIRP’ı referans almaktadır.)
4-Frekans spektrumun çok çeşitli kısımlarına maruz kalmanın sağlık üzerindeki muhtemel etkileri konusunda kapsamlı bir araştırma yapılmıştır. Bugüne kadar yapılan tüm incelemeler, ICNIRP EMF (Elektro Manyetik Alan) Talimatlarında tavsiye edilen limitlerin altında kalan ve 0–300 GHz frekansları aralığını kapsayan maruziyetlerin, sağlık açısından bilinen olumsuz bir etkisinin olmadığını göstermektedir. Ancak, sağlık açısından riskleri tespit etmek için daha iyi bir değerlendirme yapmadan önce, bilgilerdeki eksikliklerin tamamlanması gerekir. (WHO, IEMF web sitesi, http://www.who.int/peh-emf/research/en/ 26 Eylül 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., 27 Eylül 2006)
Cep telefonları ile baz istasyonları arasında sistem mantığı gereği ısı ışın yaymaz. Mikrodalga etkisi yoktur. Mikrodalga etkisinin zararları aşağıda anlatılmakta olsa da baz istasyonlarının çalışma mantığı mikro dalga ile karıştırılmamalıdır. Mikrodalgaların kanser ile ilişkisi üç şekildedir: Mikrodalganın kendisinin kanseri oluşturması, kanser yapıcı maddelerin hücreye girişini kolaylaştırması veya mevcut kanserli ortamın yaygınlaşmasını hızlandırması. Mikrodalga, DNA’yı onararak kanseri engelleyen melatonini azaltmakta ve dolayısıyla tümörü, lenfom (lenf bezi kanseri), ben kanseri, erbezi tümörü, çocukluk kanserleri meydana gelmektedir. Buna ek olarak mikrodalgaların kan içerisindeki anti-oksidanları azalttığı da gözlenmiştir. Bu da serbest radikallerin miktarını arttırıp genel kanser riskini arttırırken yaşlanmayı da hızlandırmaktadır. Baz istasyonları çalışma mantığı olarak ısı ışın yaymadığından mikro dalga etkisi yoktur. Bu nedenle insan sağlığı üzerinde kanıtlanan hiçbir etkisi yoktur. Btk yine de işi sık tutup sistemleri güvenlik mesafesi ve kurallarına göre kurdurmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü, TÜBİTAK raporları cep telefonu baz istasyonlarının zararsız olduğunu desteklemektedir. Baz istasyonları GSM-900, GSM-1800 ve GSM-1900 frekans bantlarından yayın yapmakta ve bu yayınlar radyo / televizyon sinyallerinin çok altındadır. Baz istasyonu sinyalleri için uluslararası standartlar ölçüsünde azami limit değer 40 V/metredir. Türkiye’de 10 V/metre üst limit değerler uygulanmaktadır.
3. IMT Advanced;
Özetle, 4G sistemi; tüm 4G kullanıcılarının minimum gereksinimlerini karşılamak için ağ kaynaklarını etkili bir biçimde kullanıp paylaştırması gerekir.
Sayısal Video Yayınlama, (İngilizce Digital Video Broadcasting kısaltması DVB olarak da bilinir), televizyon ve radyo yanında interaktif hizmetler (MHP, Mheg5, EPG, Teleteks, vs.) de aktarmaya yarayan sayısal televizyon yayın sistemidir. Yayın sistemini, içinde
DVB yayını, sayısal görüntü ve ses sıkıştırma yöntemleri sayesinde yayın kanalı (frekans) başına analog yayından daha çok programı barındırabilir. Video sıkıştırma için standart çözünürlükte (PAL için 720x576i) genellikle MPEG-2 ve yüksek çözünürlüklerde de (HDTV 1920x1080i veya 1280x720p) genellikle daha yeni ve verimli olan H.264 yöntemleri kullanılır. Ses için Mpeg1, Mpeg2, AAC ve HE-AAC sıkıştırma yöntemleri kullanılmaktadır. Yayın kalitesi DVB’de analog yayına göre çok daha yüksektir; kullanılan modülasyon ve hata önleme sistemleri sayesinde daha düşük yayın gücü ile daha geniş bölgelere hatasız olarak sayısal televizyon yayını aktarılabilmektedir. DVB sistemi, şifreli yayınlar için de altyapı oluşturarak yayıncı kuruluşlar vasıtasıyla paralı televizyon (Pay TV) ve İzle-ve-Öde (Pay-per-View) gibi iş modellerinin oluşmasını sağlamıştır.
DVB-S (Uydu)
DVB-C (Kablo)
DVB-T (Karasal)
İlk Nesil
Bu nesilden olan sistemlerin hemen hemen hepsi, sesin, esas trafik olduğu düşüncesini taşıyan analog sistemlerdi. Bu sistemler, sık sık, üçüncü şahıslar tarafından, dinlenebilyordu. Standartlardan bazıları, NMT, AMPS, Hicap, CDPD, Mobitex, DataTac dır.
1G ilk nesil kablosuz telefon teknolojisidir. Mobil telsiz telefon sistemlerinin (0G olarak bilinir) yerini aldı. 1980’li yıllarda oluşturulan bu teknoloji, hücresel bir ağ sistemi kullanır.
1G, hücresel bir teknoloji kullanır ve hücreler arası geçiş desteği sunar. Dolayısıyla:
sunar. Buna ek olarak, 1G ile ortaya atılan dolaşım (roaming) tekniği sayesinde 1G cihazların birçok ağda kullanılabilmesi, dolayısıyla telefon değiştirmeden yurt dışında da görüşme olanağı sunulmuştur.
1G, analog veri akışı teknolojisini kullanır. Bunun sonucu olarak:
Bu sorunlar 2G standardı ile aşılmıştır.
Ana madde: 2G
Bu nesile ait olan tüm standartlar, ticari merkezli olup, dijital şekildeydiler. Şu anki pazarın, yaklaşık %60’ına, Avrupa standartları egemen bulunmaktadır. İkinci nesil standartlar, GSM, iDEN, D-AMPS, IS-95, PDC, CSD, PHS, GPRS, HSCSD, ve WiDEN dir.
Ana madde: 3G
3G, abone sayısında (şebeke kapasitesindeki artış) artış gösteren talepleri, yüksek hızda veri iletimi ve çok ortamlı uygulamalar için gerekli olan hızları karşılamak için, değişikliğe başlamıştır. Bu standarttaki sistemler, temel olarak, 2G sistemlerine ait doğrusal bir gelişimdir. Bunlar, bir tanesi, devre anahtarlamalı düğümleri kapsayan ve bir diğeri, paket yönlendirmeli düğümleri kapsayan, iki paralel altyapıya dayandırılmaktadır.
UTB, IMT-2000 ilk adımının bir parçası olarak, üçüncü nesil şeklindeki hava arabirim teknolojilerine ait özel bir seti tanımlamaktadır. Şu an, 2G’den 3G sistemine geçiş olmaktadır. Bu geçişin bir parçası olarak, pek çok teknoloji, standart hale getirilmektedir.
2G’den 3G’ye: 2.75G – GSM Gelişimi için geliştirilmiş veri hızları EDGE ve EGPRS, 3G – CDMA 2000,W-CDMA or UMTS (3GSM), FOMA, 1xEV-DO/IS-856, TD-SCDMA, GAN/UMA.
Benzer şekilde, 3G’den 4G’ye: 3.5G – HSDPA, HSUPA, Super3G – HSOPA/UVG,HSPA-21, HSPA-43, HSPA-84 3.95G- Long Term HSPA Evolution (LTHE)
Kablosuz standartlar gelişiminin gerektirdiği gibi, kullanılan erişim teknikleri, verimlilik, kapasite ve ölçümlenebilirliktede sergilenmiştir. Birinci nesil kablosuz standartlar, düz TDMA ve FDMA kullanmışlardır. Kablosuz kanallarda, çoklu etkiyi azaltmak için, geniş denetleme süreçleri gerektirdiğinden, TDMA’nın, çok fazla veri sınıf kanalları işleme alınmasında daha az verimli olduğu kanıtlanmıştır.Benzer biçimde FDMA taşıyıcılar arasındaki engellemelerden sakınmak için daha fazla bant genişliği harcamaktadır. Dolayısıyla 2G sistemlerde FDMA ve TDMA’dan türetilen ve CDMA denilen yeni bir erişim planı kullanılmıştır. CDMA’nın kullanımı sistem kapasitesini artırdı ve aynı zamanda sistem üzerindeki sıkı sınırların yerini daha gevşekleri almıştır.Bu erişim planı çok yollu kanalları kullanmak için yeterince etkili olduğundan dolayı güncelleme hızı da artmıştır. CDMA erişim şemalarından IS-2000, UMTS, HSXPA, 1xEV-DO, TD-CDMA ve TD-SCDMA’nın kullanılması 3G sisteminin kullanımını mümkün kılmıştır. CDMA’in tek sorunu zayıf spektrum esnekliği ve ölçeklenirliğinden kaynaklanmaktadır. Son zamanlarda, OFDMA, tek taşıyıcılı FDMA, ayrıştırılmış FDMA ve MC-CDMA gibi yeni erişim şemaları yeni nesil işlemler için daha fazla önem kazanmaktadır. WiMax uydu-yer bağı ve yer-uydu bağında OFDMA kullanmaktadır. İleriki nesiller için uydu-yer bağında UMTS, OFDMA düşünülmektedir. Ters olarak,yer-uydu bağlantısında yükselteçlerin PAPR’la ilgili çizgisel olmayan işlemlerinin sonuçlarına daha fazla etki ettiğinden dolayı IFDMA’nın kullanılması düşünülmektedir. IFDMA daha az güç dalgalanması sağlar ve bu da yükselteçin sonuçlarını etkiler. Benzer biçimde, MC-CDMA de IEEE 802.20 standardı şartlarına uygunluk gösterir. Bu akış şemaları CDMA gibi daha eski teknolojilerle aynı etkiyi göstermektedir. Farklı olarak ölçülebilirlik ve yüksek veri değeri gösterilebilir. Bahsedilen erişim tekniklerinin diğer önemli avantajı da alıcılardaki eşitlemenin daha az karmaşık olmasıdır.Bu özellikle MIMO ortamları için ek bir avantajdır çünkü MIMO sistemlerinin uzamsal çoklama nakilleri, alıcılardaki eşitlemede yüksek karışıklığa neden olmaktadır Bu çoklama sistemlerinin geliştirilmesine ek olarak, geliştirilmiş modülasyon teknikleri kullanılır. Oysaki genişçe bir kullanım alanına sahip önceki sistemler yerine, 3GPP Uzun dönemli değişim standartlarıyla kullanılmak üzere 64QAM gibi daha etkili sistemler önerilmiştir.
Biri, anahtarlı devre, diğeri anahtarlı paket şebeke düğümleri kapsayan, iki paralel altyapıya dayalı 3G’nin aksine, 4G, sadece, anahtarlayan pakete dayandırılacaktır. Verilerin iletiminde biraz gecikme süresini gerekli kılmaktadır. Genel olarak, 4.nesil kablosuz şebekelerin, doğrudan adreslenebilir ve yolu çizilebilir olan pek çok sayıdaki kablosuz cihazı destekleyeceğine inanılmaktadır. İşte bu yüzden, 4G bağlamında (IPv6), kablosuz çalışan çok sayıda cihazı destekleyebilen şebeke tabaka teknoloji ve standardı önemlidir. (IP) adresleri sayısının artırılması yolu ile, pek çok cihaz grubu arasındaki sınırlı bir sayıdaki adreslerin bir paylaşım yöntemi olan Şebeke Adres Çevrimi (ŞAÇ)ne olan ihtiyacı ortadan kaldırmaktadır. IP adresi sayılarının artmasıyla, özellikle 4G bağlamında, IPv6 daha dayanıklı, daha güvenli ve iletim optimizasyon kabiliyeti daha yüksek uygulamalar sağlamaktadır. IPv6’daki uygun adres boşluğu ve adresleme bitlerinin sayısıyla, 4G ağ ve hizmetlerinin yayılmasına yardım edebilecek uygulama ve aygıtlar için birçok yenilikçi kodlama şemaları geliştirilebilir.
İnternet iletişim kuralları dizisi OSI modeli | ||
Katman | İletişim kuralları | |
7. | Uygulama katmanı | HTTP, DNS, SMTP, FTP, TFTP, UUCP, NNTP, SSL, SSH, IRC, SNMP, SIP, RTP, Telnet, … |
6. | Sunum katmanı | ISO 8822, ISO 8823, ISO 8824, ITU-T T.73, ITU-T X.409, … |
5. | Oturum katmanı | NFS, SMB, ISO 8326, ISO 8327, ITU-T T.6299, … |
4. | Ulaşım katmanı | TCP, UDP, SCTP, DCCP, … |
3. | Ağ katmanı | IP, IPv4, IPv6, ICMP, ARP, İnternet Grup Yönetim Protokolü, IPX,… |
2. | Veri bağlantısı katmanı | Ethernet, HDLC, Wi-Fi, Token ring, FDDI, PPP, L2TP… |
1. | Donanım katmanı | ISDN, RS-232, EIA-422, RS-449, EIA-485, … |
Her datagramın iki bileşeni vardır. Bir başlık ve bir yük. Yük, taşınan veridir.
Datagram varış saati, düzeni ve teslimi garanti edilemeyen paket anahtarlamalı bir ağ ile ilişkilendirilmiş temel bir aktarım ünitesidir. Datagramlarda başlıkta datagramı internet üzerinde yönlendirebilmek için gerekli bilgiler bulunur. Hedef ve kaynak adresleri datagram başlığında birer alan olarak bulunur. Eğer bir datagram aynı ağ içerisinde bulunan bir bilgisayara gönderilmediyse, ağ geçidi üzerinden belirtilen noktaya ulaşmak üzere gönderilir.
IP adresleme IP adreslerinin atamasını ve ilişkili parametrelerin arabirimlerini barındırmayı gerektirir. Adres uzayı ağlara ve alt ağlara ayrılır, ağın tanımını ve yönlendirme öneklerini içerir. IP yönlendirme bütün ana bilgisayarlardan olduğu gibi yönlendiriciler tarafından da gerçekleştirilir ve asıl işlevi ağ sınırları boyunca paketleri ulaştırmaktır.
İnternette paketlerin hedeflerine ulaştırılması yönlendirici (router) adı verilen ve bu amaçla özel alarak tasarlanmış bilgisayarlar tarafından gerçekleştirilir. Yönlendiriciler, IP paketinin başlığında bulunan hedef adres bilgisini kullanarak bu paketleri diğer yönlendiricilere iletirler. Bu işlem paket hedefine ulaşıncaya kadar devam eder. Bu işleme IP Yönlendirme veya routing adı verilir. Yönlendiriciler tuttukları yönlendirme tablolarına göre paketleri alıcılara nasıl göndereceklerine karar verirler. Yönlendirme tabloları iki şekilde oluşturulur:
Statik ve dinamik yönlendirmenin birlikte kullanıldığı durumlarda, statik yönlendirmenin önceliği vardır.
Yönlendirme işlemi 3. katman fonksiyonu olduğu için yönlendiriciler 3. katman cihazlar olarak sınıflandırılırlar. Bu ifade doğrudur ancak yönlendiriciler daha üst katmanlarda tanımlı fonksiyonlara da sahip olabilirler. Örneğin günümüz yönlendiricilerinin çoğu 4. katmanda TCP/UDP port filtreleme işlemlerini yapabilmekte, yönetim maksatlı olarak üzerlerinde telnet, ftp, web gibi sunucular çalıştırılmaktadır.
Bağlantılı Yönlendirme: Bu tür yönlendirmede veri göndermeden önce kaynak ve varış makineleri arasında bir sanal devre kurulur. Veri gönderme süresince bu sanal devre tutulur, veri gönderme işlemi bitince bırakılır. Her çağrıya bir sanal devre numarası verilir. Sanal devre numarasının yol boyunca aynı olması gerekmez; her düğümde farklı sanal devre numaraları verilebilir. Bağlantılı yönlendirmede kaynak ve varış adresi yerine sanal devre numaraları bulunduğundan paket başlıkları kısadır. Her paket için yönlendiricinin yeniden yönlendirme yapması gerekmez. Bu nedenle paketler varış adreslerine daha hızlı erişirler. Dolayısıyla bu tip yönlendirme büyük miktardaki bilgi iletimi için daha verimli bir yöntemdir. Bağlantısız Yönlendirme: Bu yöntemde, yönlendirici kendisine gelen her paketi tampon belleğine alır, paketin varış adresini ve yönlendirme tablosunu inceleyerek paketi varış adresine giden en uygun yöne gönderir. Bağlantısız yönlendirmede, yönlendirici kendisine gelen her paket için aynı işlemleri tekrarlar ve belirli bir sırada gelen paketleri farklı yollar üzerinden gönderebilir. Bu yöntemin uygulandığı ağlara “datagram ağları” denir. Bağlantısız yönlendirmede, ağ katmanının taşıma katmanından aldığı her veri birimi bağımsız datagram olarak iletilir. Datagramın hangi fiziksel bağlantı üzerinden gönderileceğine datagram yönlendiriciye ulaştığı zaman karar verilir. Datagramlar ön eklerinde kaynak ve varış adreslerini taşırlar. Datagramlar varış makinesine sıraları bozulmuş olarak erişebilirler ya da hiç erişmeyebilirler. Kısa mesajların iletimi için datagram yöntemi sanal devre yöntemine göre daha verimlidir. Çünkü kısa mesajların iletiminde sanal devre kurmak için gerekli süre, kısa ön ekler için kullanılan süreden fazla olabilir.
Anten iletişimlerindeki performans, kesinlikle, bir anten sistemindeki gelişimlere bağlıdır. Son zamanlarda, yüksek hız, çok güvenilirlik ve uzun dizi iletişimleri gibi 4G sistemleri hedefini kazanmak için birden fazla organı etkileyen anten teknolojileri ortaya çıkmaktadır. 90’lı yılların başlarında, veri iletişimine ait artan veri hızı ihtiyaçlarını karşılamak için, pek çok iletim programları, önerilmiştir. Bir teknoloji, uzamsal çoklama, bant genişliği korunumu ve güç verimliliği ile önem kazanmıştır. Uzamsal çoklama, verici ve alıcıda, çok çeşitli antenlerin konuşlandırılmasını gerektirmektedir. Ondan sonra, bağımsız akımlar, eşzamanlı olarak, tüm antenlerden iletilebilir. Bu, verilerin hızını, en az sayıdaki alıcı ve verici antenlerle eşit sayıdaki çok değişik katlar içerisinde artırır. Bu, Çoklu -giriş çoklu-çıkış iletişimleri (ÇGÇİ)olarak adlandırılır. Bundan başka, gücünü kaybeden kanallardaki yüksek hızlı verilerin iletimindeki güvenilirlik, verici ya da alıcıda, daha fazla anten kullanılması ile geliştirilebilir. Bu, ilet ya da değişimi al olarak adlandırılmaktadır. İletim-alım farklılığı ve iletim uzamsal çoklaması, iletide kanal bilgisi gerektirmeyen uzay zamanlı kodlama tekniklerine sınıflandırılabilir. Diğer kategori de vericide kanal bilgisi kullanan kapalı döngü çoklu anten teknolojisidir.
YTTT, açık, kablosuz yapı şekillerinden biridir. 4G, kablosuz standartlar toplamı olduğundan, 4G cihazının, en son hali, çeşitli standartları oluşturacaktır. Bu, telsiz telefon yakınsaması alanı içinde sınıflandırılan YTTT teknolojisi kullanılarak, etkili bir şekilde gerçekleştirilecektir.
Bir japon şirketi olan NTT DoCoMo, hareket halinde iken 100 Mbit/s ve sabit halde iken 1 Gbit/s ‘de VSF-OFCDM diye adlandırılan 4×4 MIMO bir prototip olan bir 4K iletişim sistemi prototipini denemektedir. NTT bu aralar 12×12 MIMO ile 10 km/s hızla hareket ederken 5 Gbit/s’e ulaştı ve ayrıca ilk ticari ağıda 2010 da yaymayı planlıyor. İrlandalı bir sabit ve geniş bant şirketi olan Digiweb, İrlanda Telecoms düzenleyici ComReg’den mobil iletişimler ruhsatı almış olduğunu beyan etmiş bulunmaktadır. Bu hizmet, “088” mobil kodu ile irlanda içerisinde ve 4K mobil iletişimlerin sağlanmasında piyasaya çıkarılacaktır. Yaygın ağlar; kullanıcıların eş zamanlı birkaç kablosuz erişim teknolojisine bağlanabildiği ve muntazam biçimde bu ağlarda dolaşabildiği amorf ve tamamen varsayımsal kavramlardır. (Bkz. el değiştirme, IEEE 802.21). Bu erişim teknolojileri Wi-Fi, UMTS, EDGE, veya herhangi bir gelecek erişim teknolojisi olabilir. Bu kavrama ayrıca spektrum kullanımı ve iletim gücünün etkili yönetiminin yanında yaygın bir ağ oluşturacak şebeke dağıtım protokollerinin kullanımını sağlayacak bir hızlı-radyo (kavramsal radyo teknolojisi olarak da bilinir) teknolojisi de dahildir. Sprint 2008 yılında, 100 milyondan fazla insana ulaşan bir şebekeyi konuşlandırma planları ile 2007 yılı sonu itibarı ile deneme pazarlarında, 4G hizmetlerini başlatmayı planlamaktadır. Alman WiMAX operatörü Alman Geniş Bant Hizmetleri (AGBH) Magdeburg ve Dessau’da WiMAX hizmetlerini (DSLonair) başlattı. Abonelere aylık 9,95 euro fiyatlandırma ile 2 Mbps indirme / 300 Kbps yükleme bağlantı hızı ve 1.5 GB aylık trafik hakkı veren bir tarife planı sunuldu. Ayrıca abonelerden bir kereye mahsus olmak üzere 16,99 euro bağlantı ve 69,90 euro teçhizat ve kurulum ücreti talep edilmektedir. DBD Aralık 2006 da WiMAX için ulusal bir ek lisans aldı ve yine aynı tarihte Berlin, Leipzig ve Dresden’de hizmet vermeye başladı. Amerikan WiMAX servis sağlayıcısı Clearwire New York Nasdaq’da ilk çıkışını 8 Mart 2007’de yapmıştır. IPO, Merrill Lynch, Morgan Stanley ve JP Morgan tarafından finanse edilmiştir. Clearwire her hissesi 25$ olmak üzere 24 milyon hisse senedi satmıştır. Bu da Clearwire’ın kasasına 600 milyon $ koymuştur ve şirkete 3,9 milyar dolarlık bir pazar değeri sağlamıştır.
4G’nin en önemli uygulaması net değildir, ama buna rağmen, 4G şebekeleri tarafından sunulan gelişmiş bant genişlikleri ve veri yayılımı, yayımlanacak olup, daha önceleri, olanaksız durumda bulunan ürün ve hizmetleri sağlayacaktır. Belki de “en önemli uygulama”, basitçe dile getirilecek olursa, internette, sürekli gezer halde olmak, sınırsız ve her ay gideri için makul bir kat hızına sahip olmak demektir. Mevcut 2.5G/3G/3.5G telefon işletimine dayanan hizmetler, sıklıkla pahalı ve uygulamada sınırlıdır.
15-30 Mbit/s hızlarında, 4G kullanıcılarına kesintisiz işlemde yüksek çözünürlüklü televizyon hizmeti sunmalıdır. 100 Mbit/s’te, DVD içerikli, örneğin bir film, çevrimdışı erişimde yaklaşık 5 dakika içerisinde indirilebilir.
Sabit WiMax ve Mobil WiMax’lar farklı sistemlerdir. Temmuz 2007 de uygulanan tüm WiMax’lar sabit “kablosuz ”dur ve bunlar bu şekilde 4G sistemine dahil değildir.
Visant Stratejileri çalışmasına göre, bu alanda, çok sayıda rekabetçi olacaktır ve aşağıda yer alan yansımaları vermiştir.
IMT-Advanced Ar-Ge aşamasındaki bir mobil veri iletişimi standardıdır.1Gbps indirme ve yükleme hızı hedeflenmektedir.
Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından kamuoyunda 4.5G olarak bilinen IMT Hizmet ve Altyapılarına İlişkin Yetkilendirme İhalesi 26 Ağustos 2015 tarihinde Ankara’da yapıldı.
IMT Yetkilendirme süresi 30 Nisan 2029 tarihine kadar olup, işletmeciler IMT hizmetlerinin sunumuna 1 Nisan 2016 saat 00:00’dan tarihinden itibaren başlamışlardır.
· No | Ülke(Bölge) | Oran |
1 | Japonya | %96,3 |
2 | Güney Kore | %98,3 |
3 | ABD | %96,1 |
4 | Hollanda | %95,9 |
5 | Norveç | %95,7 |
6 | Tayvan | %95,3 |
7 | Hong Kong | %94,9 |
8 | Hindistan | %94,5 |
9 | Singapur | %94,2 |
10 | Avustralya | %94,0 |
40 | Türkiye | %86,9 |
LTE-Advanced sistemi, 4G LTE sistemi üzerine kurulu bir teknolojidir. Bazı operatörler bu sistemi 4.25G ya da 4.5G olarak lanse etmeye çalışsa da LTE-Advanced bir 4G sistemidir. LTE-Advanced’in LTE’den farkı, birden çok ayrı taşıyıcıyı birleştirerek 300/450 Mbps hızına ulaşılabilmesidir.
İlk 2004 yılında 4G’ye bağlı LTE teknolojisini NTT DoCoMo firması Japonya’da duyurmuştur.17 Ağustos 2009’da ilk 4G testi ABD’nin Boston ve Seattle kentleri arasında dünyanın önde gelen iletişim şirketlerinden Verizon yoluyla yapılmıştır.
Test sırasında görüntü, dosya indirme- yükleme, internette gezinti, ses aktarımı, Voice over Internet Protocol (VoIP) ile LTE 4G üzerinden denenmişti. Hizmetin tüm ABD’yi yayılması ise 2014 yılını buldu.
// Bize bir mesaj bırakın! Sorularınızı 7/24 cevaplamak için buradayız.